Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - KİMİ ZAMAN SUSMAKTIR DÜNYA SU/SU/YOR UM...!
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

KİMİ ZAMAN SUSMAKTIR DÜNYA SU/SU/YOR UM...!

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Romantizm Forumu Romantizm Forumu
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

Askin-Elif-Hali

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Oct 11, 2009
Mesajlar: 86
Nereden: izmir_



MesajTarih: 12 Ekim 2009, Pazartesi 09:41:18    Mesaj Konusu: KİMİ ZAMAN SUSMAKTIR DÜNYA SU/SU/YOR UM...! Alıntıyla Cevap Ver

KİMİ ZAMAN SUSMAKTIR DÜNYA SU SU YO RUM…CÜMLELERİM KÜSÜYOR YALAN DÜNYA YA…!
Sessizlik: güneşin battığı yer….
SESSİZLİK ENDİŞEDİR. Kaygılı bir bekleyiş. Ne olacağını kestiremediği hallerde insanın giydiği bir zırh. Cevaplanamamış soruların sığınağı, aczin ikamet adresi. Korkudan nutku tutulmak, sözü kıyamet alameti saymak. Uzun uzun bomboş duran ellerimize bakmak. Fakrın keskin bir idraki, bir afallayış. Benliğin derin bir uçuruma yuvarlanışı…
Sessizlik ölümdür. Boşluk, yok oluş. Anlamsızlık, yahut anlam arayışı. Can çekişen bir nefesin, konuşmaya takat yetiremeyişi belki. Acının çığlıkta dahi ifade edilemeyeceği anlaşıldığı anda yapışılan can simidi. Bir hükümsüzlük bildirgesi, bir varlık istifası. Bir kendinden vazgeçiş. Bir kutsal arama çabasını yitiriş…
Sessizlik duadır. Kimi zaman duanın en güzelidir hatta. İstemeye bile ar ediş. Kelimelere yüklenemeyen taleplere uzanmış bir el. Beni gör demenin, halimi anla demenin en soylu biçimi. Haliliyet makamından Habibiyet makamına bir uruc. İstiğnadan örülmüş bir heybetli kaftan. ‘Ben’i Rabb’e emanet ediş. Nefsten ruha avdet ediş. Bir güven. Bir “O en iyisini bilir” deyiş. Bir cehalet deklerasyonu. Bir teslimiyet biçimi…
Sessizlik karanlıkta yükselen bir duvar. Aramıza giren, sesimizi duyuramadığımız, her anlamı yutan, her çabayı boşa çıkaran, sevgiyi boğan, tüm varlığı bağrında kara bir delik gibi soğuran. Yumruklasan nafile, ellerini kanatsan kimin var ki şifa üflesin yaralarına? En yakınlarınla arandaki perde sessizlik. Artık ortak bir varlık alanına sahip olamama. Uzaklara burnunun dibinden daha yakın olma. Tefekkürden istifa, bir müzakere zemini bulamayış. Ortak bir dil tutturamayış. Bir yabancılaşma. Düşüncesiz bir boşluk. Tahassüs denizine ölümcül bir dalış. Bir dil, bir akıl, bir gönül tutulması…
Sessizlik umuttur. En küçük varlık kımıltısından medet umuş. Kulaklarını dikip pür dikkat kesiliş. En ince hesapları yapmak için durup bekleyiş. Gözlerini kırpmaksızın geleceği yakalamak istemek. Gelmesi mukadder olanı geldiği zaman karşılamaya hazır olmak. Son ayarlamaları yapmak. Düşen yaprakların, göz kırpan yıldızların üzerine muskalar yazmak. Bir zikri fark ediş, bir ahenkle baş sallayış, bir kainatla terennüm. Bir mihrapta diz çökmek. Bir bıçağa usulca boyun uzatmak. Varlıkla gözle görülmez bağları hissediş…
Sessizlik hayaldir. Gerçeklerin soğuk yüzünden insanın öz vatanına, evine dönüş. Bağrında çiçeklenen hayal bahçelerinde bir gezinti. Özlenilenlerle dilsiz bir konuşma. Bir bakışma, bir sukutla kucaklaşma. Muhayyilenin geniş vadilerinde huzur arama. Orada kimsenin görmediği varlıklarla hemhal oluş. Bir çıldırma sınırında devşirilen güzellik. Bir aşk tasavvuru. Bir dalıp dalıp gidiş. Bir gizli hazine keşfi. Bir beyaz kanatlı at…
Sessizlik hem bilgeliktir. Ulu orta söylenemeyecek, sahibinden başkasına verilemeyecek bilginin amansız nöbet tutucusu. Kutsal bir emanet gibi sırrı sadrında taşıyıp, yükünden yorulup, bir parçasını bile kimseye veremeyiş. Ağrıyan sırtını yaslayacak bir arkadaş bulamayış. Bilginin laneti, gülün dikeni, dudaklarda acı bir kilitleniş. Koynunda taşıdığın bir ateşten name. Mührü bir kez kırılsa kıyameti koparacak bir hikmet. Sukuttan bir kitap…
Sessizlik bir ihanettir. Bir kuyruklu yalan. Bir zulme iştirak. Bir dilsiz şeytaniyet. Konuşmanın hayat verdiği yerde bir idam fermanı. Bir hain pusu. Bir yüze tükürüş. Bir aşağılama. Bir yok sayma. Umursamazlık ve arsızlıkla varlıkla dalga geçiş. Bir küfür.Bir kalpsizlik. Bağra saplanan bir hançer. Zulmün en katmerlisi, sonsuz varlığı sonsuz yokluğa tebdil. Değeri ademe mahkum ediş. Her sese açgözlülükle saldırış, kalbi kanatan bir karanlık. Soğuk bir yüzde donuk bir gülüş, bir küçümseyen bakış…
Sessizlik bir yenilgidir. Bir umut kesiş. Bir kopuş. Bir ebedi firak. Uçuruma yuvarlanış. Yanlış yolda olduğunu ani bir kavrayış. Tüm çabalarının boşa gittiğini acıyla fark ediş. Bir serzeniş, bir sitem. Bir beklememezlik. Bir şaşkınlık. Bir kalp istifası. Gözyaşlarını terk ediş. Ağlamayı bile beceremeyiş…
Sessizlik bir utançtır. Bir yüz kızarış, bir mazeretsizlik. Ne söyleyeceğini bilememe. Bir günah çıkarma, bir itiraf. Bir derin pişmanlık. Karanlığın bağrında bir acılı diş sıkış. Bir kendi kendini kınama. Bir çile doldurma, bir uzlet. Bir içe kapanış. Bir tevbe. Bir sabr-ı cemil. Bir arınma çabasıdır sessizlik…
İnsan hakkı bilemeyince ne yapar? Bir şaşkınlığın, bir yol tutamayışın, bir seçim yapamayışın, hiçbir şey elinde olmayışın, hiçbir meselede fikrinin sorulmayışının aczini nasıl sağaltır ruhundan insan? Furkan ona verilinceye kadar susar. Gerçek ortaya çıkıncaya, yardım erişinceye, durum vazıh oluncaya, bir yola gayri iradi sevk edilinceye, işareti gelinceye kadar susar. Zira susmak İsa(as)’ya gebe olmaktır. Dudakları emr-i ilahi gelinceye kadar kilitlemek bir Yahya beklemektir.
“Unutmak için şarkı söyleriz, zira insan şarkı söylediğinde daima güzel şeyleri düşünür” der İvo Andriç. Acıyı unutmak için terennüm eden insan, acıyı ve beraberinde varlığını hissetmek için susmalıdır. İnsan hatırlamak için susar. Kendini hatırlamak, Rabbini hatırlamak, anlamı hatırlamak ancak sessizlikledir. Sessizlik acı verir. Ama şifadır. Sessiz kalmayı başarabilen mutlaka bir mucizeye şahitlik edecektir. Sünnetullah değişmez…
Sessiz kalın ki hayat parmak uçlarına basarak yanınıza sokulabilsin. Güneşin battığı yerde cennet ışıklarının şavkı yüzünüze vurabilsin. Sem ve basar Rahman’a yönelebilsin. Susun ki Rabb sizinle de konuşabilsin.
Çünkü kimi zaman tek çare susmaktır…
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

FAYDIN

Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye



Kayıt: Feb 17, 2008
Mesajlar: 489
Nereden: UŞAK



MesajTarih: 14 Ekim 2009, Çarşamba 08:37:01    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Çok güzel bir yazıydı, paylaştığın için sağol Aşkın-Elif-Hali kırmızı gül , emeğine sağlık...

Yorum yaparak bu yazının sessiz gizemini bozdum belki de... ))


kırmızı gül kırmızı gül kırmızı gül

Bir "DİLRUBA"ya düştü gönül müptelası çok, Aşkın sefası yok değil ama cefası çok... 
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 14 Ekim 2009, Çarşamba 08:54:10    Mesaj Konusu: Re: KİMİ ZAMAN SUSMAKTIR DÜNYA SU/SU/YOR UM...! Alıntıyla Cevap Ver

Ben de bir teşbih yapmak istiyorum. Sessizliğe siyah, çok sesliliğe de beyaz benzetmesi yakışır diye düşünüyorum.

Ne tuhaftır ki, berraklığın, temizliğin simgesi beyaz, kötülüğün ve sinsiliğin ise siyahtır. Bir yanılsamadır aslında düşünülen. Oysa ki siyah, içinde hiçbbir kirletenin bulunmadığı, daha berrak bir renktir. Beyaz, mor ötesinden, görünür dalgaboylarında tüm renklere, oradan da kızıl ötesine kadar her rengi barındırmaktadır. Hangisi daha temiz ve duruluğu, berraklığı ifade eder acaba?

İnsan psikolojisini ele alırsak, başımız ağrıdığında veya hüzüne kapıldığımızda, karanlığı mı tercih ederiz, pırıl pırıl bir aydınlığı mı? Neden romantik ve güzel anlar hep, ışıkların daha karartıldığı ortamlara tekabül eder? Gökyüzünün süsleri yıldızlar bile ancak hava karardıktan sonra ortaya çıkmazlar mı?

Belki saflığa, temizliğe, berraklığa hasretimiz, kaos ve karmaşadan uzak kalmamıza bağlıdır, ne dersiniz?

Şehrin gürültülü atmosferindeki yorgunluğu, sessizliğin dinginliğinde aramaz mıyız? En güzel müzikler bile, ses açılıp, hoparlörlerin kakafonisi eşliğinde, işkenceye dönmez mi?

Harika paylaşımınız için çok teşekkürler Askin-Elif-Hali, sessizliğin çok sesliliğe, ses karmaşasına üstünlüğünü, ifade ettiği anlamların derinlik ve çokluğunun anlatımını çok sevdim. alkış kırmızı gül

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

_Nesil_

Tecrübeli Üye
Tecrübeli Üye



Kayıt: Sep 09, 2009
Mesajlar: 321




MesajTarih: 15 Ekim 2009, Perşembe 01:42:31    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Sessizliğin her anlamı bir bir anlatılmış. Buradan, sessizliğin dahi çok şey anlattığını görebiliyoruz.
Güzel bir yazı. Paylaşım için teşekkürler Askin-Elif-Hali kırmızı gül

* * *

Konu sessizlikten açılmışken, buna dair bir atasözümüzü ekeyeyim :

"Söz gümüşse, sükût altındır"

Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Romantizm Forumu Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^