Önceki Başlık :: Sonraki Başlık |
Yazar |
Mesaj |
gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 05 Ağustos 2009, Çarşamba 14:32:28 Mesaj Konusu: Aynı Kararı Siz Verir Miydiniz? |
|
Aynı Kararı Siz Verir Miydiniz?
E-posta'ma gelen, çok beğendiğim bir öyküyü, sizlerle de paylaşmak istedim.
Okuma ve öğrenme zorluğu çeken çocuklara özel eğitim veren bir okul icin bağıs toplama yemeğinde, çocuklardan birisinin babası katılımcılar tarafından asla unutulmayacak bir konuşma yaptı. Okula kendini adamış öğretmenleri kutladıktan sonra şöyle bir soru sordu:
"Dışardaki etkenler tarafından etkilenmedikçe doğa herşeyi mükemmel birşekil ve sırada yapıyor. Ama yine de oğlum Shay, diğer çocukların öğrendikleri gibi öğrenemiyor. Diğer çocukların anlayabildikleri gibi anlayamıyor. Oğlumda doğal olması gereken şeyler nerede?"
Bu soru karşısında dinleyiciler sessiz kaldılar.
Baba devam etti. "Ben inanıyorum ki, dünyaya fiziksel ve zeka engelli Shay gibi bir çocuk geldiğinde, gerçek insan doğası kendini gösterme fırsatını buluyor ve bu da insanların o çocuğa davranış şekillerinde kendini gösteriyor."
Ve sonra aşağıdaki hikayeyi anlatmaya başladı:
Shay ve babası bir gün parkta Shayin tanıdığı birkaç çocuğun baseball oynadıklarını gördüler.
Shay sordu, "Acaba oynamama izin verirler mi?"
Shay'in babası çoğu çocuğun Shay gibi bir çocuğun takımlarında oynamasını istemeyeceklerini ama aynı zamanda eğer oğluna izin verirlerse oğlunun o çok ihtiyacını duyduğu, engellerine rağmen başkaları tarafından kabul edilmenin özgüveni ve sahiplenme duygusunu vereceğini de biliyordu.
Shay'in babası çocuklardan birinin yanına yaklaştı ve (fazla birşey beklemeyerek) Shay in oynayıp oynayamayacağını sordu. Çocuk şöyle danışabileceği birilerine baktı ve sonra "Şu anda 6 sayı gerideyiz ve oyun sekizinci turunda. Herhalde takıma girebilir ben de onu dokuzuncu turda vurucu olarak sokmaya çalışırım" dedi.
Shay büyük bir gayretle takımın yanına gitti ve yüzünde kocaman bir gülümseme ile takım t-shirtini giydi. Babası gözünde yaş, kalbi sıcak duygularla dolu onu izledi. Çocuklar oğlunun kabul edilmesinden dolayı babanın mutluluğunu gördüler. Sekizinci turun sonunda Shay'in takımı birkaç puan kazandı ama hala 3 sayı gerideydi. Dokuzuncu turun başında Shay eldiveni eline geçirdi ve sağaçık sahaya çıktı. Ona doğru hiç top isabet etmemesine rağmen oyunda olmaktan son derece mutluydu ve babasının ona tribünlerden el salladığını gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.
Dokuzuncu turun sonunda Shay'in takımı yine puan kazandı.Şimdi bütün kaleler doluydu, oyunu kazanma şansı ortaya çıkmıştı ve topa vurma sırası Shay'e gelmişti.
Bu noktada Shay'in vurucu olmasına izin vererek oyunu kaybetme riskini mi almalıydılar? Şaşırtıcı bir hamleyle Shay'e sopayı verdiler. Herkes topa isabet ettirme şansının sıfır olduğunu biliyorlardı çünkü bırakın topa vurmayı Shay sopayı bile elinde tutmasını bilmiyordu.
Ama Shay sahaya çıktığında top atıcı, diğer takımın kazanma şanslarını bir kenara bırakarak Shay'e bu fırsatı tanıdıklarını görünce birkaç adım öne giderek yumuşak birşekilde topu Shay'e doğru fırlattı. İlk topa Shay zorlukla sopayı savurdu ama ıskaladı. Atıcı tekrar birkaç adım öne doğru geldi ve topu yine yumuşak bir şekilde Shay'e doğru attı. Shay sopayı savurdu ve hafifçe topa dokunarak yere atıcıya doğru vurdu.
Oyun şimdi bitecekti. Atıcı topu yerden aldı ve ilk kaledeki adamına kolaylıkla atabilecek ve Shay'i sobeleyerek oyunu bitirebilecekti.
Ama atıcı topu aldı ve ilk kaledeki adamının başının üzerinden diğer takım arkadaşlarının erişemeyeceği yere fırlattı.Tribünlerdeki herkes ve iki takımda bağırmaya başladılar, "Shay, ilk kaleye koş, ilk kaleye koş!" Shay hayatında hiç bu kadar uzağa koşmamıştı ama ilk kaleye gidebildi.Şaskınlıktan büyümüş gözleriyle yere çöktü.
Herkes bağırmaya devam etti, "İkinci kaleye koş, ikinci kaleye koş" Nefes nefese Shay zorlukla ikinci kaleye koşabildi. Shay ikinci kaleye geldiği sırada açık sahada diğer takımdan biri topu almıştı ... takımın en küçüğü olan bu çocuk kahraman olma şansını elinde tutuyordu. Topu ikinci kaledeki adamına atabilirdi ama top atıcısının niyetini anladığından o da kasıtlı olarak topu üçüncü kaledeki arkadaşının başının üzerinden attı.
Herkes bağırıyordu, "Shay, Shay, Shay, bütün yolu koş,Shay".
Karşı takımdan birinin yardım ederek onu üçüncü kaleye doğru döndürmesiyle Shay üçüncü kaleye koşabildi, "Üçüncüye koş! Shay, üçüncüye koş!"
Shay üçüncüye gelirken diğer takımdakı çocuklar ve seyirciler ayağa
kalkmışlardı ve bağırıyorlardı, "Shay, hepsini koş! Hepsini koş!" Shay hepsini koştu ve oyunu takımı için kazanan bir kahraman olarak herkes tarafından alkışlandı.
"O gün", dedi babası, gözlerinden yaşlar aşağıya doğru süzülerek,
"iki takımdaki çocuklar da dünyaya bir parça sevgi ve insanlık getirmeyi başardılar."
Shay bir sonraki yaza yetişemedi. O kış öldü. Bir kahraman olduğunu ve babasını mutlu ettiğini ve eve geldiğinde annesinin de gözyaşları içinde onu kucakladığını asla unutmadı.
Bilgin bir adamın, bir zamanlar dediği gibi: "Her toplum, kendilerinden daha az şanslı olanlara nasıl davrandığıyla değerlendirilir", siz ne dersiniz? |
Tuğrul GÜRSOY |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 06 Ağustos 2009, Perşembe 14:07:22 Mesaj Konusu: Re: Aynı Kararı Siz Verir Miydiniz? |
|
Öykü gerçekten çok hoşuma gitmişti. Yorumlarınızda vurguladığınız, yabancı kaynak konusunda, bir kaç noktanın, altını çizmek istedim:
1- Maalesef çok üzüntü verici bir olay ama, toplumumuz yardım dernekleriyle bile iyi olarak anılmaktan çok ötede.
2- Aklımıza gelebilecek iyi örneklerin bir çoğu, atalar zamanından kalmış gibi, bilmiyorum sizler ne dersiniz. Beylik bir örnek olacak ama, Fatih Sultan Mehmet zamanında, camide toplanan bağışların, oradaki bir ağacın kovuğuna konulması ve ihtiyaç sahiplerinin, gece, kimseler görmeden, ihtiyaçları kadar alabilmeleri gibi. Yardımların, kimseler görmeden evlere dağıtılması gibi. Güncel örnekleri bir düşünelim dilerseniz.
3- Doğruluk, dürüstlük, çalışkanlık, temizlik, ticari güvenilirlik gibi olaylarda, ancak atalarımız dönemiyle övünmüyor muyuz? Olumlu örnekler, ne tuhaftır ki, Hrıstiyan aleminde kaldı gibi.
Bu yüzden de hep yabancı örnekler ve hikayelerle karşılaşıyoruz diye düşünüyorum. Belki sizlerin fikirleri farklıdır.
Öyküye gelince, "şefkat" duygusunun harika bir uygulaması olduğu kanısındayım. "Acıma" hissinden tamamen farklı, insanı ruhuyla buluşturan, insan olmanın değerini ortaya çıkartan, "şefkat" duygusu. "Acıma", inciticidir, acilen birşeyler yapıp uzak durmaya çalıştığınız, kurtulmak istediğiniz bir duygudur. Sorumluluğu üzerinizden atmak için verilen, bir nevi fidyedir. "Şefkat" ise, saf sevginin, insanın kirletilmemiş ruhunun, en mükemmel yansımasıdır diye düşünüyorum. "Şefkat" hissiyle, sorumluluk üstlenir, elinizi taşın altına koyarsınız. Kaybetme riskini göze alan çocuklar, olaydan etkilenen izleyiciler ve hatta biz okuyucuları etkileyecek kadar güçlü, o muhteşem duygu.
Beğeni dolu yorumlarınız için çok teşekkürler. |
Tuğrul GÜRSOY |
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !
|
|
|
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
|
We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com.
This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers
but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good
reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the
Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse
to include even this then support on our forums may be affected.
The phpBB Group : 2002
// -->
Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
|