Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - TERÖR&TERÖR
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

TERÖR&TERÖR

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları... Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları...
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 08 Haziran 2009, Pazartesi 10:38:44    Mesaj Konusu: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

öncelikle şunu belirtmek isterim ben siyasetçi değilim.bir bilim adamı veya eğitimcide değilim doğuda uzun yıllar yaşamış,karadenizde hayatına devam eden hep ortada olmuş bir vatandaşım.
ülkede kanayan bir yara olduğundan ve hayatımı direkt olarak etkilediğinden bildiklerimi anlatmak,araştırıp sizlerle paylaşmak ve sizinde görüş ve önerilerinizi almak için konuyu açtım..


komünizm :Özel mülkiyetin kaldırılmasına ve servetin ihtiyaçlara göre paylaştırılmasına dayalı toplumsal düzen ya da siyasal ve halkçı bir sistem..kişi tek başına komünist olamaz ancak kitle veya ulus olarak kominist olunur.

faşizm :devletçiliğe dayalı bir düşünce sistemidir.kralcılıkta denilebilinir çünkü faşizm kelimesi krallık zamanında,kralın buyruklarının kanunlaştırılması için ;kral konuşurken kanun hükmünde karar alınacağı zaman kralın yanında duran hizmetliler ellerindeki ''faşez'' ismi verilen ucu yuvarlak topuzlu sopaları yere sertçe vurup yazıcılara haber anlamında ses çıkarırlarmış.faşez sesini duyan yazıcılarda kanun defterine kralın her sözünü yazarlarmış.faşez sopası türetilerek faşizm yani kral buyrukları olmuş.

bu bağlamda terör örgütlerinin idoolojisi bu iki temel prensip üzerine kurulmuştur.komünizm düşünce sistemini savunanlara solcu,faşizm düşünce sistemini savunanlarada sağcı denilir.ancak prensipleri doğrultusunda iki sistemde bir ülkede yaşanılabilir idoolojilerdir.solcu ve sağcı kavramları eski engizisyon mahkemelerinde halktan biri yargılanacağı zaman mahkeme salonunda hakimin karşısına oturan insanların mahkumu destekleyenlerin ''solda'' hakimi veya kralı destekleyenlerin ''sağda'' oturmasıyla oluşmuş bir kavramdır.terörim her iki idoolojinin en uç noktalarıdır.sitemi değiştirmeye yönelik kurulu düzeni bozmak,devletin zayıflığını göstermek,şiddet kullanarak halk üzerinde korku yaratmak,anayasal düzeni değiştirmek için bir veya birden fazla kişiler tarafından yapılan eylem faaliyetlerine ''terör'' denir.


admin silmezse devam edecek

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 08 Haziran 2009, Pazartesi 12:23:39    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

Herhangi bir konuda düşünmek ve fikir beyan etmek için, ne bilim insanı olmaya, gerek var ne akademisyen, ne siyasetçi ne de din adamı. Kişi, kendi akıl süzgecinden geçirdikten sonra, fikirlerini dilediğince, hakaret içermeden, beyan etme hakkına sahiptir diye düşünüyorum. Elbette ki hiçbir fikir, beyan edildiği anda, doğru ya da yanlış diye değerlendiremez. Bazen, günümüzün yanlışları, geleceğimizin veya geçmişimizin doğruları olabilir. Zaman geçmekte, iyiler kötü, kötüler iyi olarak değerlendirebilmektedir. Bir benzetme yapmak isterim: "Fikir ve düşünceler besin, toplum da insan vücudu gibidir. Vücuda girdikten sonra, öğütülür, sindirilir, faydalı olanlar vücutta kalıp, katkı yapmaya devam ederken, zararlı olanlar da dışarı atılırlar"

Terörün tanımıyla ilgili bir giriş yapmak isterim. Aşağıdaki paragrafla, kısaca bir tanım ve tespit yapmak istedim.

Terör, anarşizmin, kaçınılmaz bir sonucu olarak insanlık tarihiyle iç içe yaşanagelmiştir. İnsan kendi başınayken bile, kendi kendisine muhalefet edebilecek güdüleri barındırmaktadır. Gelişmesinin olduğu kadar, duraklamasının da en önemli nedenlerinden birisidir bu özelliği. Topluluk halinde bulunduğu durumlarda ise, toplumun bir bölümü belli bir fikir/ideoloji çevresinde buluşurken, diğer bir bölümü de farklı fikir ve ideolojileri destekleyebilmektedirler. Çoğunluğun karşısındakilere karşıt/muhalif denmektedir. Topluluk zaman içinde, bir takım kurallar koymaya, uymayanlara ise yaptırımlar uygulamaya başlamıştır ki, ancak ondan sonra, uyumlu ilişkiler ortaya çıkabilmiş, toplumsal kararlar alınıp uygulanabilir hale gelmiştir. Karşıt guruplar, sayıca fazla olduklarında, ancak bir araya gelip güçlerini birleştirebildiklerinde, çoğunluğa karşı etkili bir savunma mekanizması oluşturabilirler. Karşıtlığın daha da ileri evresi, hiçbir kuralı tanımamaktır ki buna anarşizm denir. Anarşizmin, pasif uygulayıcıları olduğu gibi, güç kullanarak kuralların ortadan kaldırılmasını sağlayanları da vardır. Savaş, kurallara bağlı güç kavgasını gerektirir, savaşın kural tanımayanına ise kısaca terör denir. Terör ne sivil gözetir, ne kadın, ne de çocuk. Amacı olabildiğince zarar vermek, sansasyon ve korku yaratmaktır. İsteği, kendi isteklerini topluma empoze etmektir. Terör her toplum ve yönetim biçiminde rastlanabilecek bir eylem biçimidir.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 09 Haziran 2009, Salı 11:41:15    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

tuğrul bey açıklamalarınız için öncelikle teşekkür ederim.terör ve anarşiyi çok güzel bir üslup ile tarif etmişsiniz.
benim türkiyedeki terör ile ilgili ana fikrim şudur.iki türlü terör baskısı vardır.birincisi kürt milliyetçiliğini , ayrılıkçı ve eyalet sistemini savunarak genellikle doğu ve güneydoğuda kendi egemenliklerini kazanmak ve toprak için halk üzerinde korku yaratmaya çalışan KADEK terör örgütü.ikincisi ise islam rejimini tüm türkiyede anayasal düzel olarak kullanılmasını öngören hizbullah terör örgütü.ancak bana göre ikisininde ortak olarak birleştiği,geçmişte yaşanan ve halen etkilesinin devam ettiği bir olay vardır.bence türkiye üzerinde oynanan terör ile ilgili oyunların tamamı şeyh sait ayaklanmasının bir uzantısıdır.

ŞEYH SAİT AYAKLANMASI :
Türkiye'nin doğu bölgesinin bir kesiminde çıkarılan ve l Şubat 1925 - 15 Nisan 1925 tarihleri arasına gerçekleşen isyan. Elazığ'ın Eğil bucağının Piran köyünde saklanan mahkûmları aramaya gelen bir jandarma teğmeni kumandasındaki birliklere ateş açılmasıyla başladı. Ayaklanma hızla genişledi. Şeyh Sait'in emri üzerinde telefon ve telgraf hatları kesildi, isyancı kuvvetler ilk olarak Genç vilâyetinin merkezi Drahni'yi ele geçirdiler (16 şubat).

Şeyh Sait, kendisine katılan dört aşiretin kuvvetleriyle birlikte Çapakçur, Muş ve Diyarbakır cephelerini kurdu. İsyancı kuvvetler bir piyade alayını Diyarbakır'a doğru çekilmek zorunda bıraktı (19 şubat), üç gün sonra hükümet kuvvetlerinin yaptığı taarruz da başarısızlıkla sonuçlandı. Ayrıca âsiler yeni bir saldırıya geçerek aynı gün Mani'ye girdiler ve bir süvari alayını pusuya düşürerek esir aldılar. Elazığ, Muş gibi vilâyetlerde Şeyh Sait taraftarları bazı başarılar elde ederek yağma hareketlerine giriştiler. Şeyh Abdullah'ın yönetimindeki isyancılardan bir kısmı Muş cephesinde Varto'yu alarak Erzurum üstüne yürüdü.

Şeyh Sait de emrindeki 5 000 kişilik kuvvetle dört koldan Diyarbakır'a saldırdı (7 mart). Bir yandan da bölge halkına «Halife sizi bekliyor. Hilâfetsiz Müslümanlar olmaz. Hiç bir halife memleketten çıkarılmaz. Şiarımız dindir. Şimdiki hükümet dinsizlik neşretmektedir. Şeriat isteyiniz. Kadınlar çıplaktır. Mekteplerde dinsizlik ilerliyor» şeklinde bildiriler dağıtıldı. Hükümet kuvvetleri Diyarbakır'ı yerli halktan da yardım görerek şiddetle savundu ve isyancıları bozguna uğratarak takibe başladı (8 mart).

2 Mart 1925'te doğu illerinde ilân edilen seferberlik uyarınca hükümet kuvvetlerinden büyük bir kısmı Diyarbakır'a geldi (9 mart). Bu tarihten itibaren hükümet kuvvetleri geniş bir temizlik harekâtıyla birlikte, âsilerin elindeki yerleri geri almaya başladı. Şeyh Sait, maiyetiyle birlikte Varto'nun güneyindeki Carpuh köprüsünde sıkıştırılarak yakalandı (15 Nisan).

Şeyh Sait isyanını elaltından destekleyen Kürdistan Teali cemiyeti reisi eski Şûrayı Devlet reislerinden Seyit Abdülkadir de İstanbul'da ele geçirilerek 12 arkadaşıyla birlikte yargılanmak üzere Diyarbakır'a getirildi. Abdülkadir ve 5 arkadaşı yargılanarak, idam edildiler (27 mayıs). Yapılan kovuşturmada, isyancıların giydikleri yabancı asker üniformaları, üzerlerinde çıkan yabancı paralar, kullandıkları Türk ordusuna ait olmayan yabancı silâh ve cephane ve bildirilerin Avrupa'da basılmış oluşu v.b. delillerden isyanın yabancı bir ülkeden (İngiltere) geniş destek gördüğü ortaya çıktı.

Şeyh Sait ve 47 kişi Sark istiklâl mahkemesi tarafından idama mahkûm edildi. Karar Diyarbakır'da Siverek kapısında yerine getirildi (29 haziran 1925)

kaynak : türkçe bilgi.com/ansiklobedi bilgisi

devam edecek daha giriş bölümündeyiz

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 09 Haziran 2009, Salı 13:56:11    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

Empreyalist güçlerin birkaç silahından biridir, toplulukların içine nifak sokup ayaklandırmak, sonra parçalanan toprakları, kendine yakın yöneticiler yardımıyla yönetmek, doğal kaynaklarını kendi çıkarları uğruna kullanmak. Ortadoğu ve Afrika haritalarına baktığınızda, cetvelle çizilmiş sınırlar görürsünüz, doğal bir sınır çoğunda bulunmamakta, savaşlarla belirlenmediği apaçık ortadadırlar. Acaba birkaç çocuk, kendi oyunları sırasında mı bu sınırları çekmişlerdir?

"Elveda Rumeli" dizisinde, Makedonya'da oynanan oyunları, padişah efendilerinin (Bazılarının dillerinden düşürmedikleri, şiirler yazdıkları efsane padişahları) basiretsizliği sonucu, yeni ayaklanmalara davetiye çıkartılmasını, en sonunda da ülkeden büyükçe bir toprak parçasının kopartılıp alındığını, popüler bir hikaye eşliğinde anlatmaktadır.

Oyun her zaman aynı oyun, sadece figüranlar ve sahne değişmektedir. Ülkemizde 1. Dünya Savaşı sırasında ve hemen akabinde cereyan eden, Ermeni, Rum kalkışmaları da, cumhuriyet dönemindeki Şeyh Sait Kalışması da bunlara örnektirler.

"İslami" adı altında, emperyal oyunların figuranlarının oynamaya çalıştıkları parodilere güzel bir giriş yaptınız Zafer Bey, bu yüzden sizi kutluyor, yazının devamını merakla bekliyoruz. alkış kırmızı gül

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

MaviNick

Bağımlı Üye
Bağımlı Üye



Kayıt: Aug 24, 2008
Mesajlar: 128




MesajTarih: 09 Haziran 2009, Salı 17:39:27    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

gursoyt demiş ki:
Empreyalist güçlerin birkaç silahından biridir, toplulukların içine nifak sokup ayaklandırmak, sonra parçalanan toprakları, kendine yakın yöneticiler yardımıyla yönetmek, doğal kaynaklarını kendi çıkarları uğruna kullanmak. Ortadoğu ve Afrika haritalarına baktığınızda, cetvelle çizilmiş sınırlar görürsünüz, doğal bir sınır çoğunda bulunmamakta, savaşlarla belirlenmediği apaçık ortadadırlar. Acaba birkaç çocuk, kendi oyunları sırasında mı bu sınırları çekmişlerdir?



Zafer Bey ve Tuğrul Bey, Ortadoğu’da ve özellikle Anodolu’da yüzyıllardır yaşanan isyan ve terör belasını çok güzel açıklamışlar. Bütün ifade edilen görüşlere sonuna kadar katılmakla beraber konuya başka bir açıdan yaklaşmak istiyorum.

Meselenin çözümü güçlü olmakla ve hep güçlü kalmakla ilgilidir. Buradaki güç tanımı sadece kaba kuvveti yani buradaki karşılığı olan askeri gücü içermemektedir. Devletler için güçlü olmak demek askeri alanda,bütün müspet ilimlerde,sağlıkta,sanatta, edebiyatta,siyasette,demokraside veya genel tanımı ile birarada yaşama kültürü ve organizasyonlarında güçlü ve ilerde olmak demektir.

Eğer tarih boyunca, ulaştığımız gücün sadece askeri güç ile ayakta kalamayacağını idrak edebilseydik hem Anadolu’nun hem de Ortadoğu’nun kaderi bugün ki gibi olmayacaktı.

Ozaman ,yabancılar içimizden birilerini kışkırtmaya cesaret bulamayacak,niyet etseler bile şimdiki kadar kolay işbirlikçi bulamayacaklardı.

Bu sebeple, günümüzde oynanan bu oyunları bilmek, milletimizi bu konuda bilinçlendirmek
nekadar önemli ise güçlü olmayı becerebilmek ve bunun için çalışmak ta o kadar önemlidir.

Başkalarına karşı uyanık olalım.

Ama kendi ev ödevimizi de unutmayalım...



MaviNick

....................
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 09 Haziran 2009, Salı 17:56:18    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

Kesinlikle aynı fikirdeyiz MaviNick, aslında şimdiye kadar sadece tanımlar verilmeye çalışıldı. Terörün ve kalkışmaların destekleyici güçlerinden bahsedildi. Aslında basit bir anoloji yaparsak, terör veya benzeri hareketlerin vücuttaki virüslere benzediğini düşünebiliriz. Vücut kuvvetli, bağışıklık sistemi güçlü olduğu sürece, etki gösteremezler. Vücudun zayıf olduğu anı kollarlar. Ne zaman ki bağışıklık sistemi, güçsüzleşmeye başlar, virüs ve parazitler de kendilerini göstermeye başlarlar.

Aslında tanım daha tam sonuçlanmadı, ben biraz daha belirginleşsin diye bekliyorum. Sonrasında çözüm yöntemlerinden, neler yapılabileceğinden bahsedebiliriz diye umuyorum.

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

eliferdem

Elmas Üye
Elmas Üye



Kayıt: Sep 06, 2008
Mesajlar: 3901




MesajTarih: 12 Haziran 2009, Cuma 10:19:32    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

okumaktayım (:

kaleminize sağlık

Yan!" diyorum içime!..." Sadece sen yan! " Ve"Dayan!"diyorum gönlüme!..."Herkes mutlu olsun!... Sen dayan!..
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 12 Haziran 2009, Cuma 11:40:08    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

BÖLÜCÜ TERÖRİZM
Ülkemizde, bölücü faaliyetler denildiğinde ilk olarak aklımıza PKK (KADEK) bölücü terör örgütü gelse de, aslında bölücülük faaliyetleri Osmanlının son dönemlerine kadar dayanmaktadır. Ülkemizdeki bölücü terörün idealleri; aslında Türkiye’nin parçalanmasını isteyen ve böylece bölgeden menfaat temin edecek olan yabancı devletlerin ideallerinin ülkemiz üzerinde olan yansımalarından ibarettir. Bu yüzden 1800’li yıllarda başlayarak 1912 yılına kadar on iki Kürt isyanı yaşanmıştır. Cumhuriyet döneminde 1924-1940 yılları arasında yirmi beş Kürt isyanı yaşanmıştır. Bu isyanlara zorunlu askerlik, vergi ve bir takım iç sebeplerin yanı sıra İngiliz, Fransız ve Rus kışkırtmaları dış sebep olarak gösterilmiştir.Bu isyanların çoğunda Kürtçülüğün yanında “din olgusu” yerli malzeme olarak
Günümüz Türkiye’sinde ise yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bölücü terörizmin en önde gelen grubu aynı şekilde Marksist-Leninist ideolojiyi Kürt milliyetçiliğiyle sentezleyen Abdullah Öcalan’ın liderliğindeki terör örgütü PKK veya KADEK’dir.
Özellikle 1960 yılından sonra Kürt milliyetçiliği ile Marksist-Leninist düşüncenin sentezinden oluşan ideolojik akımların, 1969 yılından itibaren “Doğu Devrimci Kültür Ocakları” (DDKO) ismiyle dernekler kurdukları ve bu dernekler içerisinde faaliyetleri sürdürdükleri görülmüştür.
Böylece, bölücü terörizme ivme kazandıran ideoloji yine yıkıcı olan sol terörizmdeki gibi Marksist-Leninist ideoloji olmuştur. Abdullah Öcalan, Marksist Leninist çizgiye kayışını şu şekilde anlatmıştır; “Sanırım, 1969’du; Hüberman’ın Sosyalizmin Alfabesi isimli kitabı okuduğumda bu iş burada biter dedim ve “bilimsel sosyalizmi” tercihim kesinleşti..
Örgütün klasik manadaki sol örgütlere göre daha fazla taraftar bulmasının ve tutunabilmesinin en önemli sebepleri şu şekilde sıralayabiliriz:
a-) İthal olan ideolojinin yüzyıllardır ülkemiz için sorun teşkil eden “Kürtçülük” gibi etnik bir yerli değere dayandırması ve bu değerle sentezlenmesi.
b-) Bölgenin sosyo-ekonomik yapısındaki aksaklıkların göz önünde bulundurularak, halkın içerisinde bulunduğu mevcut psikolojik durumun provakasyona uygun hale getirilmesi.
c-) Söz konusu terör örgütüne sol örgütlerin ideolojinin sahibi olan ülkenin yanında ,bölge üzerinde tarihi emelleri olan, bazı batılı ülkelerin de örgüte ekonomik ve siyasi olarak büyük oranda destek vermeleri.
d-) Söz konusu terör örgütünün diğer örgütlerden farklı olarak gerilla savaşını benimsemesi ve kendilerine gerilla statüsünü kazanmaya çalışmalarıdır. Gerilla savaşının siyasi boyutları üzerinde en yoğun şekilde duran Mao Leninist stratejiyi demode olarak görmüş ve köylü sınıfını devrimci mücadelenin lokomotifi olarak kabul edilmiştir. Örgüt üyesi teröristlerin kendilerini gerilla savaşçısı şeklinde isimlendirdiklerini görmekteyiz.Bu durumun önemli etkilerinden biri gerilla etiketinin halkla ilişkilerde daha sempatik olarak algılanması ve uluslararası hukuktaki tanınmış farklı statüsüdür. Çünkü 12 Ağustos 1949 tarihli Cenevre sözleşmesinde ek protokol 1’e(bir) göre teröristler “imtiyazsız savaşçı” statüsünde değerlendirilip “savaş suçluları” statüsünden farklı anlaşılması gerektiği belirtilmiştir .
Böylece terörist gruplar uluslar arası hukuktaki savaş esiri muamelesi görmeyi hak etmezler. Oysa gerilla savaşçılarına savaş hukukunun uygulaması, teröristler karşısında hukuki statü kazandırmış olmaktadır.Bu nedenle PKK veya diğer adıyla KADEK bu statüyü kazanmak için bir takım siyasi manevralarda bulunmuş ve bazı ülkelerden de destek görmüştür.
Örgüt sürdürdüğü ideolojik savaşta bölge halkının geleneksel değerlerinden olan dini inançlara, ideolojilerin gereği olarak çok fazla değer vermemiştir. Bu durum ülkemiz açısından büyük bir şans, örgüt açısından ise; yapılmış bir stratejik hata olarak değerlendirilebilir. Örgüt Öcalan’ın yakalanarak Türkiye’ye getirilmesinden sonra 02-23.01.2000 tarihleri arasında olağanüstü 7. kongreyi gerçekleştirerek Kürt sorununun barışçıl çözümlenmesi için “demokratik cumhuriyet ve barış projesi adı altında yeni bir program oluşturarak, silahlı eylemden siyasallaşma sürecine doğru hız verilmiştir.
Aynı süreç 04-10.04.2002 tarihleri arasında düzenlendiği sekizinci, kongrede terörist örgüt imajından kurtulmak için “Kürdistan Özgürlük ve Demokrasi Kongresi” (KADEK) olarak değiştirmiştir . Bu bağlamda bölücü terörizmin, sol terörizme göre ağır basan bir yönü de siyasallaşmaya önem vermiş olmasıdır. Böylece isim değiştirmekle yeni bir yüze sahip olan bölücü terörizm, hiç ama hiç eski kimliğini değiştirmeden ideolojik mücadelesini siyasi platformda devam ettirmeyi hedeflemektedir.

alıntı:yurt içindeki yıkıcı ve bölücü akımlar kitabı

batmanda yaşadığım 1974-1993 yılları arasında terör örgütünün bir çok propagandasına ve eylemine şahit oldum.inanırmısınız amaç ilk önceleri yol,su,elektrik daha sonraları ise kürtçülük idoolojisi halini alıverdi.çünkü kürt kökenli insanlarla o kadar kardeşcesine yaşıyordukki her bir aile en az bizim kadar devletçi en az bizim kadar milliyetçiydi.ne olduysa 84'den sonra yapılan ilk silahlı eylemden sonra oldu.batman ve diyarbakırın üs olarak kullanılmasını ilk zamanlar idrak edememiştim ancak sonradan anladımki özellikle batman'ın jeopolitik esnek yapısı,yeraltı zenginliklerinin bulunması,halkın tek bir kökenden değilde değişik kültür mozaiklerinden olması orayı ele geçirilmesi ve elde tutulması stratejik açıdan önemli kılmıştır.aynı zamanda sürekli çizilen haritalarda diyarbakırın hatta bazen liman kenti olduğundan trabzonun başkent olarak gösterilmesi bunun önemli bir kanıtıdır.
kürtçülük idoolojisinde ezik kalınmanın örneğini herzaman şu şekilde verirlerdi..okula çocuklarımızı yolluyoruz ana dilleri kürtçe olduğundan türkçe ders veren öğretmenlerin anlattıklarını anlamıyorlar,,ninemiz hastalanıyor doktora gidiyor hastalığının ne olduğunu ifade edemiyorki tedavi olsun..bu verilen örneklere 90 yılı öncesinde şahit olmuş ve o zaman mantıklı karşılamıştım.ancak şuanki aklım olsa bana örnekleri verenlere eğer burda okuyup,sağlıktan faydalanamıyorsanız doğru ırak veya irana yürüyün derdim..çünkü şuan o tarafa doğru bir bakın sanki istekleri olmuş gibi

bitmedi devam edecek

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

gursoyt

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara



MesajTarih: 12 Haziran 2009, Cuma 14:54:04    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

Zafer Bey'in son belirttiği son yazıdan da, güney ve doğu anadoludaki ekonomik, altyapı ve benzeri sorunlardan dolayı, sürekli kalkışma odakli terörün kalıcı olduğunu ve desteklendiğini anlıyoruz. Dil konusunu daha detaylı açmamız gerek diye düşünüyorum. Bu mesajda ben daha çok ekonomik sorunlara bir bakış atmak istiyorum.

Terörün desteklenmesindeki asıl amaç, yine de büyük devletlerin, yer altı zenginliklerinde olduğu ise aşikar. Unutmayalım ki, hemen komşu topraklarda, milyonlarca varil petrol çıkartılmakta. Yer altı zenginlikleri, bizim sınırlardan içeri mi girmiyor sadece diye düşünmüyor muyuz? Orada petrol bulunuyor, kuyular verimli değil diye işletilmiyor. Sadece Gaziantep bölgesinde, birsürü kuyunun mühürlenip bekletildiğini gözlerimle gördüm.

Neden acaba son zamanlarda, oradaki toprakların işletilmesi, sürekli uluslararası kuruluşlara, ihale edilmek isteniyor? Sürekli bahaneler üretilmeye çalışılıyor? Oradaki insanlar sanıyorlar mı ki, yeraltı zenginliklerinden halk faydalanacak?

Bir tuhaf yan daha var, vurgulamak istediğim. O bölgeden bir çok zengin işadamı yetişti. Okuyup, sanatçı olanlar, parlamenter olarak görev yapanlar da cabası. Doktorlar, mühendisler var. Doktorlar kendi yetiştikleri bbölgede görev yapmak istemediklerinden, ordaki halk, kendi anadillerinde hizmet alamıyor haliyle. Neden acaba bu kişiler, kendi yetiştikleri topraklara hiç yatırım yapmazlar? Kendileri neden oralarda ikamet etmezler? Neden devletin teşvik olarak verdiği paralar, o bölgelerde yatırıma dönüşmez de yok edilir?

Acaba amaç üzüm yemek değil de, bağcı mı dövmektir?

Tuğrul GÜRSOY
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder MSN Messenger

zafersoy

Platinyum Üye
Platinyum Üye



Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON



MesajTarih: 30 Temmuz 2009, Perşembe 21:43:53    Mesaj Konusu: Re: TERÖR&TERÖR Alıntıyla Cevap Ver

tuğrul bey sizede ayıp oldu devamını getiremedik..ama en yakın zamanda tekrar devam ederiz inşallah

<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder E-mail'i gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sizin Kaleminizden... Köşe Yazıları... Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^