Tarih: 14 May 2009, Perşembe 14:33:22 Mesaj Konusu: Murphy Kuralları (Neden İşler Ters Gider ve Şanssızızdır?)
Öncelikle Murphy kimdir? Yasalar nereden ortaya çıkmıştır? Minik yaşam öyküsü, yeterince açıklayıcıdır. Günlük hayatımızda hepimizin deneyimlerinin, minik bir özeti gibidir. İlgiyle okuyacağınıza eminim.
1917 doğumlu Edward A.Jr. ABD Hava Kuvvetlerinde 1949’da roketler üzerine deney yapan mühendislerden biriydi. Hava Kuvvetlerinde insan üzerinde ivmelenmenin etkilerini inceliyordu, tepkileri ölçülüp değerlendirilecekti. Sensör bir yapıştırıcı ile vücuda monte ediliyordu. Bu sensörlerin iki takılış şekli vardı ve bunlardan birisi doğru, diğeri yanlış takılış şekliydi. Sağlık görevlilerinden birisi takılması gereken 16 sensörün tamamını da yanlış takmayı becermesi ile Murphy çok kızdı ve daha önceleri kullandığı bu ve benzeri sözleri derledi. Daha sonra kanun olarak nitelendirilecek söylemlerini bir basın toplantısında açıkladı. Bir kaç ay içinde "Murphy’nin Kanunları" üretim sahasında çalışanlar arasında yayıldı ve 1958’de de nihayet Webster’in sözlüğüne girdi. Kendisine ait olmasa da daha sonra bir çok söz O’na mal edildi.
Bu yasaların bazıları listelenmiştir, gerçekten kendimizden çok şey bulacağımıza inanıyorum:
Murphy Kuralları:
1. Hiçbir şey goründüğü kadar kolay değildir.
2. Her şey düşünüldüğünden daha fazla zaman alır.
3. Eğer birkaç şeyin ters gitme olasılığı varsa, en fazla zarar verebilecek olan ters gidecektir.
4. Bir işte ters gidebilecek dört yol gorüyorsanız ve bunları başarıyla atlatırsanız o zaman beşinci bir ters yol olduğunu göreceksiniz.
5. Her şeyi kendi haline bırakırsanız, kotü de en kotüye kayar.
6. Ne zaman bir şey yapmaya kalksanız, başka bir şeylerin daha önce yapılmış olması gerektiğini görürsünüz.
7. Her çözüm yeni sorunlar doğurur.
8. Hiç bir şeyi kazadan beladan uzak tutmak mümkün değildir, çünkü aptallar öyle beceriklidir ki…
9. Doğa her zaman gizli rüzgar değişikleriyle taraf tutar.
10.Doğa ananın kimin anası olduğu pek belli değildir.
11.Başarı daima yalnızken gelir, başarısızlık herkesin içinde.
12.Bir kişinin fikirlerini çalmaya intihal, bir çok kişinin fikirlerini çalmaya araştırma derler.
13.Sen bir yanlış yapana kadar kimse seni dinlemiyordur.
14.Yere düşürdüğünüz pazar çantası, daima içinde yumurta olan çantadır.
15.Düşünmekten bıkılınca varılan yere sonuç derler.
16.Sınava girmeden önce notlarına bakarsan en önemli yerlerin en okunaksız yerler olduğunu görürsün.
17.Bir öğretmen öğrencilerin öğretilen dersten başka yapacak işleri olmadığını varsayar.
18.Tecrübe ihtiyacınız geçtikten sonra edinilir.
19.Çekici, güzel ve sizden hoşlanabilecek bir kadınla tanışma olasılığınız;
a-yanınızda eşiniz varken,
b-yanınızda sizden daha yakışıklı bir arkadaşınız varken,
c-yanınızda sizden daha zengin bir arkadaşınız varken artar.
20.Ne zaman birşey yapmaya kalkışırsanız, mutlala öncelikle yapmanız gereken başka birşey vardır.
21.Birşeylerin ters gitme olasılığı varsa, kesinlikle ters gidecektir.
22.Birkaç işinizin birden ters gitme olasılığı varsa, kesinlikle size en çok zarar verecek iş ters gidecektir.
23.Bir cihazı monte ettikten sonra, mutlaka birkaç civata artar, artan civatalar en hayati kısıma aittir.
24.Bir şeyi tamir etmek, her zmaan düşündüğünüzden fazla zaman alır ve daha pahalıya mal olur.
25.Hata yapma olasılığınız her zaman aynıdır.
26.Bir işin ne kadar zamanda biteceği sorulduğunda, tahmin ettiğiniz süreyi iki ile çarpıp, bir üst zaman dilimine geçirin.(Dakika ise saat, saat ise gün)
27.Bir şeyle fazla oynarsanız, onu bozarsınız.
28.Bir şeyi yerleştirirken sıkışırsa zorlayınız; kırılırsa zaten değiştirmeniz gerekiyordu.
29.Her şey iyi gidiyorsa, mutlaka bir aksilik vardır
30.Düşen bir nesneyi tutmaya kalkmayın, bırakın düşsün; daha az zarar görecektir veya zarar verecektir.
Tarih: 14 May 2009, Perşembe 15:54:20 Mesaj Konusu: Re: Murphy Kuralları (Neden İşler Ters Gider ve Şanssızızdır
Tugrul Bey çok teşekkür ediyorum...Gerçekten hepsi yaşanmış ve yaşanmaya devam eden şeyler...Bugün ben fazlasıyla yaşadımm bu şansızlıkları...Ama şuna da sevinmedim değil hani...Bu şansızlıkları tek yaşayan ben değilmişim ki kuralları oluşmuş... )))))Şansızlık yaşayanlarr;Vazgeçmek yokkk...Teslim olmak ASLAAAAAAAA...
Tarih: 14 May 2009, Perşembe 20:15:20 Mesaj Konusu:
Edward A.Jr. demişki
Alıntı:
Düşen bir nesneyi tutmaya kalkmayın, bırakın düşsün; daha az zarar görecektir veya zarar verecektir.
Habu amerikalı mühendis Edward A.Jr. ne diy hiç bişe anladumsa arap olim Anlamaduğumun sebebi belkide öğleyi çoktan devirmiş olmamızdır...
Ama "ZAFER"'den umutluyum... İnşallah bir an önce gelirde konu üzerinde engin fikirlerini söyler...yada benim anlayabildiğim dilde yorumlar..
Düşeni tutma hatta bir tekmede sen vurmalısınmı diy amerikalı,amerikalıya yakışır biçimde...
Ben herhangi bir cismin düşmesini değilde, senin düşmeni dört gözle bekliyorum amerikalı...
Namerdim elimi uzatırsam...
Teşekkürler "TUĞRUL HOCAM" emeğine sağlık... Her zaman olduğu gibi yine değişik bir gündemle karşımızda oldun...Selamlar Başkentimize...
Edward A.Jr., çok iyi bir gözlemci; hepimizin başına defalarca gelen aksilikleri, terslikleri, alt alta yazarak, pesimist (kötümser) bir kanunlar zinciri oluşturmuş. İşin enteresan yanı, gerçekten de o denli başarılı tespitler ki, kimse benim başıma böyle şeyler gelmedi diyemez sanıyorum. Ya da başka bir yorumla, belki de başımıza gelen kötü şeyler iz bıraktığından, unutmamız daha zorlaşıyor. Ne olursa olsun, sonuçta ilginç, komik, kara mizah denebilecek bulgular olduğu kesin.
Yorumlarınız için çok teşekkürler Halil Bey, komşu kızı, Pamuk-61 ve Osman Bey.
Her zaman tersliklere hazır olmamız gereklidir diye düşünüyorum. Çok fazla dert etmeden, hatta oluşan tersliklerle dalga geçerek işe devam etmek, en azından kötü sonu değiştiremez ama moralimizi yüksek tutabilir. Mühendislikte deneyler ve gösterimler (demonstration) iş hayatında önemli bir yer tutar, çoğunda sıklıkla terslikler yaşanır. Onarımla uğraşan arkadaşlarımız da, evde tamirat yapmaya yeltenen kişiler de bilirler ki, her zaman terslikler oluşur, vidalar artar, kapaklar yerlerine oturmaz. Kişiyi ter basar, sinir olur, morali bozuldukça da daha fazla hatalar yapmaya başlar. Çoğu zaman, onarım, onarılamaz bir cihazla başbaşa kalmamıza neden olur.
Ali Osman Bey'in değerlendirmesine ben de katılıyorum, Amerika'nın düşüşünü ben de cân-ı yürekten istiyorum ama sanırım, konuyla pek alakalı olmayacak. Eminim ki, Osman Bey latife yapmıştır zaten. Yoksa, Einstein yahudi diye, görelilik (izafiyet, relativite) kuramını tanımamak gibi birşey bu. Birkaç örnekle biraz açıklamak istiyorum:
-Birgün lehim yaparken, kalem havya elimden kaydı, yere düşerken refleksle havada yakaladım, ama kızgın demir kısmından. Tabii ki sonuç, avuç içimin kavrulmasıydı. Halbuki yere düşse n'olacaktı ki? Elimin yanmasından daha vahim olamazdı.
-Yere düşen cep telefonunu havada yakalamak için yapılacak bir hareket, onun ilerdeki havuzun içine düşmesine veya daha sert bir zemine çarpmasına sebep olabilir. Bu da yaşanmış bir tecrübedir.
Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon
Tarih: 16 May 2009, Cumartesi 07:02:53 Mesaj Konusu: Re:
Kucuk bir ornekte ben vereyim.
Bir kac ay once izindeyim Huzunlu gunlerimiz butun dost akraba ,arkadaslar bizdeler, O arada yegenim geldi annesine bir sey soyledi, O arada sessizce birkac kizi cikti normal cikar gibi. Kuzeyinoglu, enistem, Ganita baska kim vardi hatirlayamadim. Biraz sonra yegenimin kaza yaptigini arac yoldan asagi gittigini, Kendisine bise olmadigini ogrendik. Olay yerine kostuk. Bir findik dali aracin on alt kismina sikisarak araci yuvarlanmaktan kurtarmis.
Ama bu arac yoldan niye cikmis. yegenim viraja biraz hizli girmis bu arada torpidonun ustunde olan telefon yerinden dusmus yegenimde onu tutacak diye uzanmis, Bu arada oteki elde direksiyonda ote tarafa donmus ve ucmus.
sakin dusen bir nesneyse besien kosmayin ))) ucarsiniz
ZaKDaRiZaBen insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Tarih: 16 May 2009, Cumartesi 14:06:31 Mesaj Konusu:
"ZAKDARİZA" demişki;
Alıntı:
Kucuk bir ornekte ben vereyim.
Bir kac ay once izindeyim Huzunlu gunlerimiz butun dost akraba ,arkadaslar bizdeler, O arada yegenim geldi annesine bir sey soyledi, O arada sessizce birkac kizi cikti normal cikar gibi. Kuzeyinoglu, enistem, Ganita baska kim vardi hatirlayamadim. Biraz sonra yegenimin kaza yaptigini arac yoldan asagi gittigini, Kendisine bise olmadigini ogrendik. Olay yerine kostuk. Bir findik dali aracin on alt kismina sikisarak araci yuvarlanmaktan kurtarmis.
Ama bu arac yoldan niye cikmis. yegenim viraja biraz hizli girmis bu arada torpidonun ustunde olan telefon yerinden dusmus yegenimde onu tutacak diye uzanmis, Bu arada oteki elde direksiyonda ote tarafa donmus ve ucmus.
sakin dusen bir nesneyse besien kosmayin ))) ucarsiniz
Yeğeninize büyük geçmiş olsun "ZAKDARİZAM"...
O yatsın kalksında fındık dalına dua etsin abi…Fındık dalı onu tutmasaydı “ALLAH” korusun yeğenin belkide çoktan tahtalı köyü boylamıştı…
Ben fındık dalından yana tarafım…Düşen nesnede olsa, bende “KAHRAMAN” funduk dalı gibi yapar, kendumi ona keserum...
Dalı şimdi düşünüyorumda ne gada gururludur... Ne demiş büyüklerimiz, Mal canın yongasıdır... Saygılar sunuyorum...
Tarih: 18 May 2009, Pazartesi 17:30:39 Mesaj Konusu:
Bir_Beyaz_Mendil demiş ki:
O yatsın kalksında fındık dalına dua etsin abi…Fındık dalı onu tutmasaydı “ALLAH” korusun yeğenin belkide çoktan tahtalı köyü boylamıştı…
Ben fındık dalından yana tarafım…Düşen nesnede olsa, bende “KAHRAMAN” funduk dalı gibi yapar, kendumi ona keserum...
Aslında kural elinize düşerse tutmayın demiyor ki. Araba fındık dalının kucağına düşmüş. Ya düşen bıçak veya keskin bir nesne olsaydı, acaba elinizi uzatır mıydınız Osman Bey? O da başıma geldi de.
Tarih: 18 May 2009, Pazartesi 19:54:41 Mesaj Konusu:
"Tuğrul bey hocam demişki"
Alıntı:
Aslında kural elinize düşerse tutmayın demiyor ki. Araba fındık dalının kucağına düşmüş. Ya düşen bıçak veya keskin bir nesne olsaydı, acaba elinizi uzatır mıydınız Osman Bey? O da başıma geldi de.
Yaw "Hocam" belliki sen "Malkoçoğlu Cüneyt Arkın" 'ı tanımıyorsun.
Biz onun filmleriyle büyüdük Uçan ne olursa olsun, onu havada yakalarız "Hocam" Ondan böyle gördük,böyle öğrendik...
Sende bizim gibi onun aynı filmine, haftada birkaç kez gidip izlemiş olsaydın, eminim başına bu işler gelmezdi…
Seni seviyorum "Tuğrul bey hocam"... Saygılar sunuyorum...
Kayıt: Sep 20, 2008
Mesajlar: 1498
Nereden: İstanbul
Tarih: 19 May 2009, Salı 03:43:16 Mesaj Konusu:
Olumlu düşünceden yana biri olarak bu kuralları benimsemeyi çok da uygun görmüyorum ama bazılarına hak verebiliyorum, mesela;
1. Hiçbir şey goründüğü kadar kolay değildir. 5. Her şeyi kendi haline bırakırsanız, kotü de en kotüye kayar. (Müdahale sart )
18. Tecrübe ihtiyacınız geçtikten sonra edinilir. 23. Bir cihazı monte ettikten sonra, mutlaka birkaç civata artar, artan civatalar en hayati kısıma aittir. ( Bunun sadece babama özgü oldugunu sanıyordum )
26.Bir işin ne kadar zamanda biteceği sorulduğunda, tahmin ettiğiniz süreyi iki ile çarpıp, bir üst zaman dilimine geçirin.(Dakika ise saat, saat ise gün). Kesinlikle katılıyorum, sebep 1. madde (. Hiçbir şey goründüğü kadar kolay değildir.)
.......Rüzgar gibi geçti hayatımdan, adı ^^KaRaYeL^^ olan.......
29.Her şey iyi gidiyorsa, mutlaka bir aksilik vardır
Ben de yukarıdaki tespiti çok beğendim. Biliyorsunuz ülkemizde özellikle resmi işlerde ( rapor alma, kayıt yaptırma, tapu işleri,vize alma,hastaneye kabul,hastaneden taburcu olma, evlenme, emekli olma vb.) doktora yapar gibi emek vermelisiniz. Toplum olarak buna alıştırılmışızdır.
Bazen nasıl olursa işleriniz çok kolay, bir çırpıda oluverir. Şaşırır sevinirsiniz.
Ama içinizde hep bir acaba taşırsınız. " Allah Allah ! Bu iş bu kadar kolay olmamalıydı." dersiniz.
Çoğu kere de haklı çıkarsınız .Çünkü sonunda mutlaka bir pürüz çıkar ve tekrar başa dönersiniz.
.....................................
Aslında, hayatta iyi giden şeyler kötü giden şeylerden çok daha fazladır. Fakat insanoğlu iyi giden şeyleri zaten böyle olmalıydı düşüncesi ile karşıladığı için zihnine kaydetmez.
Ama kötü giden şeyler can sıktığı için hep hatırlanır. Murphy kuralları bu noktaya işaret eder.
Denemek isterseniz bulunduğunuz şehirde trafiğin en yoğun olduğu
caddede ve en yoğun olduğu saatte siz de arabanızla(veya belediye otobüsü ) o caddede olun.
Bulunduğunuz sıranın haricinde diğer bütün sıraların ilerlediğini ve sadece sizin sıranızın durduğunu göreceksiniz.
Bir müddet sonra bir yolunu bulup, aracınızla ilerleyen sıralardan birine geçin.
Şimdi durum nasıl?
Yaw "Hocam" belliki sen "Malkoçoğlu Cüneyt Arkın" 'ı tanımıyorsun.
Biz onun filmleriyle büyüdük Uçan ne olursa olsun, onu havada yakalarız "Hocam" kahkaha Ondan böyle gördük,böyle öğrendik...
Sende bizim gibi onun aynı filmine, haftada birkaç kez gidip izlemiş olsaydın, eminim başına bu işler gelmezdi…kahkaha
Seni seviyorum "Tuğrul bey hocam"... kırmızı gül Saygılar sunuyorum...
İnanın ki, Malkoçoğlu, Tarkan, Karaoğlan gibi filmlerin hastasıydım; halâ da severek izlerim. Haklısınız, kendine gelen oku, elleriyle tutardı. Başka maharetleri de vardı, aynı yayla, 5 oku ayna anda atıp, 5 ayrı hedefi 12'den de vururdu.
Ben de sizi çok seviyorum Osman Bey, yorumlarınızla heyacan kattınız cidden.
nesli demiş ki:
Olumlu düşünceden yana biri olarak bu kuralları benimsemeyi çok da uygun görmüyorum ama bazılarına hak verebiliyorum, mesela; ...
Ben de olumlu düşünme taraftarıyım. Görünüşte son dercee pesimist kurallar zinciri gibi görünüyor. Haklı tespitler olduğu kesin; aksiliklerle güzel dalga geçiyor , ama amacın aslında iyiye yönlendirmek olduğunu düşünüyorum. Murphy kurallarını, üniversitede sürekli ters giden demonstrasyonlar sayesinde öğrenmiştim. Sürekli tekrarlayan aksilikler, aslında insanı hata yapmayacak şekilde dikkatli olmaya itiyor. Olay şansa kaldığında, asla sizden yana olmuyor, bunu öğreniyorsunuz.
Babanız asla yalnız değil; en azından aynı kulüpteyiz denebilir. Çok teşekkürler, paylaşımınız için nesli.
MaviNick demiş ki:
Aslında, hayatta iyi giden şeyler kötü giden şeylerden çok daha fazladır. Fakat insanoğlu iyi giden şeyleri zaten böyle olmalıydı düşüncesi ile karşıladığı için zihnine kaydetmez.
Ama kötü giden şeyler can sıktığı için hep hatırlanır. Murphy kuralları bu noktaya işaret eder.
Kesinlikle katılıyorum MaviNick, iz bırakan olaylar hep kötü gidenler. Hatırlanan ünlü aşkların bile sonları hep hüzün veya kötü sonla bitmemiş midir ki.
MaviNick demiş ki:
Denemek isterseniz bulunduğunuz şehirde trafiğin en yoğun olduğu
caddede ve en yoğun olduğu saatte siz de arabanızla(veya belediye otobüsü ) o caddede olun.
Bulunduğunuz sıranın haricinde diğer bütün sıraların ilerlediğini ve sadece sizin sıranızın durduğunu göreceksiniz.
Bir müddet sonra bir yolunu bulup, aracınızla ilerleyen sıralardan birine geçin.
Şimdi durum nasıl?
Ah ah, bilmez miyim; kuyruk olan yerlerden genelde kaçarım. Asıl problem, arabayla bir yere acil yetişmeniz gerektiğinde olur, hep yanlış kulvar, hep yanlış sokak. Kısa yolların çoğu ya tamirat nedeniyle kapalı, ya da sizin gibi düşünenlerin, önceden işgaliyle tıkanmış olur. Hele bir de kaza olduysa. Çok teşekkürler yorumlarınıza, MaviNick .
Keşke diğer arkadaşlar da, kendi deneyimlerini anlatsalar.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız