Gökkuşağındaki Sırlar-1
Tarih: 13.03.2008 Saat: 02:42
Konu: Genel Haberler


Merhabalar,

        Bir önceki yazımda, sahip olduğu yüzey sıcaklığı (yaklaşık 6000 derece santigrad) nedeniyle Güneş'i sarı renkte gördüğümüzü açıklamaya çalışmıştım. Bu yönüyle Güneş'i diğer yıldızlarla mukayese edecek olursak en sıcak (en mavi) yıldızlar için bu değer 50 bin santgrad derece iken en soğuk yıldızlar (en kırmızı) için ise 2000 santigrad derece yöresindedir. Her iki uç noktadaki bu yıldızları çıplak gözle göremeyiz. Çünkü insan gözü sıradan (kötü) bir dedektördür (algılayıcıdır). Bir başka ifadeyle kainattaki bütün ışınımları algılayacak yetenekte değildir. Bu itibarladır ki insanlık, insan gözüne nispeten çok daha yüksek performanslı yapay dedektörler geliştirmiş ve de geliştirmektedir.


        Tüm yıldızlar gibi Güneş'te sarı görünmesine rağmen diğer bütün renklerde de ışınım yayar (veya yaydığı ışınımın içersinde sarı renk dışında diğer renkler de bulunur). Bu özellik Güneş'e özgü olmayıp tüm yıldızların doğası gereğidir. Yani yıldızlar yüksek sıcaklıklı gaz küreleridir. Böyle bir cisimin saldığı (yayınladığı) ışınımın içersinde gözümüzün algılayabildiği veya algılayamadığı bütün renkler vardır. Yani yıldızlar çok renk ışın yayan cisimlerdir. 

        Güneş'ten gelen ışınımın çok renk olduğunun iki doğal göstergesi: gökyüzünün mavi renkte görülmesi ve gökkuşağının varlığıdır. Şayet sarı renkte gördüğümüz Güneş sadece sarı renkte ışınım yaysaydı gökyüzü maalesef mavi olmayacaktı (veya Güneş mavi renkte de ışınım yaydığı içindir ki gökyüzü mavi renge kavuşmuştur). Zaten mavi renkli gökyüzü olarak gördüğümüz de yer atmosferidir (atmosfer dışından uzaya bakma imkanımız olsaydı böyle bir mavilik görmemiz mümkün değildi). Bir başka ifadeyle Güneş’ten gelen ışınımın içersinde her renkten (her enerji değerinde fotonlar) ışınım vardır. Bu çok renk ışınım bir paket olarak (bir karışım olarak) bize ulaşmaktadır. Bu paketin içersindeki her bir rengi görebilmemiz o paketi açabildiğimiz oranda mümkündür. İşte gökkuşağı bu paketin doğal olaylarla belirli nispette açılmış halidir. Yani gökkuşağını oluşturan renkler (ışınım) Güneş kökenlidir.

        Peki Gökkuşağı nasıl oluşuyor? Yine bilimsel izahattan olabildiğince kaçınarak başarabildiğim kadarıyla basit ve anlaşılır bir açıklama yapmaya çalışacağım (bilim insanlarının en önemli görevlerinden biri de bilimsel bulguları anlaşılır bir dille insanlığa sunmaktır). Denemek isteyenlere de bir öneri mahiyetinde olsun. Elinize bir cam prizma alınız. Yani belirli bir kalınlığı olan bir cam üçgenden (veya üçgen şeklinde bir camdan) bahsediyorum. Güneşli bir günde bulunduğunuz mekana (odaya) bir delikten süzülerek giren güneş ışığını bu cam prizmanın üzerine düşürünüz (o ışığın önüne cam prizmayı koyunuz). Bir delikten süzülerek gelen ve cam prizmadan geçirilen ışık karşı duvarda gökkuşağının içerdiği renk cümbüşünün aynısı bir görüntüyü size sunacaktır. Duvarda oluşturduğunuz (MOR dan KIRMIZI ya kadar olan) renkler, BEYAZ (renk paketi) olarak gördüğünüz güneş ışığının belirli oranda açılmış halidir. Yani Güneş’ten gelen ışınımın içersindeki farklı renklerin ortaya çıkarılmasıdır. Şayet kaynağın (Güneş'in) yaydığı ışınımın içersinde farklı renkler olmasaydı onun ışığının açılmış hali böyle bir görüntü veremezdi. Bu olayda cam prizmanın görevi ise tek (BEYAZ) renk  görünmesine karşın çok renk içeren Güneş ışığını ayrıştırmaktan başka bir şey değildir. Bu deneyi odanızın tavanında (şayet varsa) bulunan floresan türü bir lambanın ışığına da uygulayabilirsiniz. Bu türden lambalar, içersindeki bir cins gazın varlığına bağlı olarak (tıpkı yıldızlar gibi) ışınım yapar. Bizlerin beyaz ışık olarak gördüğü floresan lamba ışığını, iğne ucu misali bir delikten geçirerek bir cam prizma üzerine düşürüp prizmadan çıkan ışığıda bir beyaz ekran (duvar veya kağıt) üzerinde izlersek  gökkuşağındaki renklerin aynılarını görürüz.

        Gökkuşağına tekrardan dönecek olursak; çok renk içeren ve gözün beyaz olarak algıladığı (renk; ışığın gözde yarattığı etkinin beyin tarafından algılanış biçimidir) güneş ışınları atmosferdeki su kristalleri tarafından ayrıştırılarak bu doğal ve etkileyici görüntüyü (gökkuşağını) oluşturuyor. Yani, gökkuşağının oluşması için yukarıda bahsi geçen cam prizma davranışını gösterebilecek özellikte su kristallerinin atmosferde oluşması gerekir ki bu da ancak bir yağmurla mümkündür. Oluşan bu atmosferik ortama güneş ışınları belirli bir açıyla gelmelidir (tıpkı yukarıdaki örneklerde ifade edildiği üzere cam prizma üzerine Güneş veya floresan lamba ışığının bir delikten geçirilerek belirli bir yönde düşürülmesi gibi). Bu şartların sağlandığı atmosferik koşullarda gökkuşağını seyrediyorsunuzdur. Bu yazıyla; “Gökkuşağı Nasıl Oluşur?, Gökkuşağındaki Renklerin Varlığının Nedeni Nedir?,   Gökkuşağı Niçin Yağmur Yağdıktan Sonra Oluşur veya Niçin Her Yağmur Yağdığında Oluşmaz?” türünden sorularının cevabını bir nebze olsun verebilmiş olmayı ümit ediyorum. Bu yazıyla ortaya çıkan yeni bir sorunun (Gökyüzü niçin mavi dir?) cevabını da gelecek yazılarda bilgilerinize arzetmeye çalışacağım. 

        Öncelikle gökkuşağında gizli diğer sırların ifşasında buluşmak ümidiyle.


Selam ve Saygılarımla.

Prof. Dr. Berahitdin Albayrak






Bu haberin geldigi yer: || Oymalıtepenin Buluşma Noktası ||
http://www.oymalitepe.net

Bu haber icin adres:
http://www.oymalitepe.net/modules.php?name=News&file=article&sid=16