Önceki Başlık :: Sonraki Başlık |
Yazar |
Mesaj |
FAYDIN
Tecrübeli Üye
Kayıt: Feb 17, 2008
Mesajlar: 489
Nereden: UŞAK
|
Tarih: 28 Nisan 2011, Perşembe 10:18:33 Mesaj Konusu: ...HURAFELERİMİZ... ! |
|
Hurafelerimiz
Geçen gün Eyüp Sultan'daydım. Şadırvanın musluklarının boşa aktığına şahit oldum. İyi niyetimle varıp kapatayım derken yaşlıca bir hanım beni men etti. Sonra da muslukları sırayla açan ve açık bırakanın bir genç kız olduğunu gördüm.
Su israfı değilmiş efendim, Eyüp Sultan şadırvanının bütün musluklarını bir kerede hiç eksiksiz açabilen bir genç kız, tez vakitte evlenirmiş. Gelin de gülmeyin!..
Efendim, herkesin söylediğini bir de biz söyleyelim; İslam dini tamamen akla ve hikmete dayanır. Kur'an, hurafelerin hepsine birden karşı çıkar ve hepsini yasaklar. Buna rağmen saçmasapan işlere ne kadar meraklıyızdır. Kültürümüze, folklorumuza, örf ve âdetlerimize girmiş öyle anlamsız, öyle gülünç ve esassız hurafeler vardır ki neredeyse insanlar onlara "Aman ihmal etmeyin, mutlaka lazımdır!" diyecekler. Aktar dükkânlarına bir uğrayın, insanlar onlardan neler istiyor, neler satın alıyor, şifa veya ilaç diye, derde deva diye ne muhal, işe yaramaz, hatta iğrenç ve necis malzemeler istiyor, bir öğrenin. Gerçek hayatla ilişkisi olmayan ve mantıkî bir tabanı bulunmayan neler var ki, insanlar onlardan iyilik ve kötülük geleceğine inanıyorlar, şaşırırsınız.
Dinler tarihi incelendiği zaman bidat, hurafe ve batıl inanışların her devirde toplumların ortak problemi olduğu görülür ama hiç bu çağdaki kadar gündem işgal etmemiş, şu akıl ve bilgi çağındaki kadar hiç revaçta olmamıştır. Dünün ayıpladığımız ilkelliklerini bugün neredeyse bilim, sanat ve medeniyet adına yapıyoruz.
Sosyologlar batıl inanç ve hurafelerin ortak karakterinin aşırı tutuculuk olduğunu söylüyorlar. Bu hastalığa müptela olmuş toplumların, her türlü değişim ve gelişme karşısında tavır almalarının sonucu olarak batıl inanışlara ve hurafelere bağlanıp kaldıklarını anlatıyorlar.
Hurafeler eskiden kırsal tabana dayalı eğitimsizlerin bir inanış biçimi imiş, Şimdi ise eğitimli, eğitimsiz ayrımı yapılmaksızın pek çok insan şehir efsaneleri gibi dolaşan hurafelere inanıyor. Hurafeler neredeyse dinin yerine alacak şekilde çoğaltılıyor, yanlış ve hatalı olduğu bilinmekle birlikte bir iman biçimiymiş gibi peşine takılıp hayatın akışı değiştiriliyor. İman esasları rayından çıkarılıp hurafelerle dolduruluyor.
Hurafe hemen bütün dinlerde mevcuttur. Çünkü otantik dinî metinler zamanla kaybolup da toplumların eski dinlerinden getirdikleri bazı batıl inanış biçimleri dinin içine yavaş yavaş girmeye başlayınca hurafe de kendiliğinden şekillenmiş oluyor. İslam dininin esaslarını saklayan Kur'an-ı Kerim'in bizzat Hz. Peygamber tarafından bir metin olarak toplanmış olması, hatta pek çok Müslüman tarafından ezberlenmesi, bu dinin içine girecek hurafeleri en aza indirmiştir. İslamiyet'i kabul eden insanların eski dinlerinde yer alan bazı iman esasları doğrultusunda hareket etmeleri, bazı telakkileri korumaları da bir tür hurafe biçimidir. Ülkemizde bu tür hurafeler içinde Şamanizm kaynaklı su kültünü, Musevilikten getirilmiş tılsım ve sihirleri, Hıristiyanlık yadigârı olarak da türbeleri kutsallaştırıp oradaki yatırlara adak kurbanları keserek imdat dilemeleri yaygın görürüz.
Unutulmasın, hurafelerin başlıca sebebi cahilliktir. İslam'ı ana kaynaklarından öğrenemeyen, halkı aydınlatacak yeterli sayıda alim yetiştiremeyen, zaman zaman dini yasaklayan bir toplumun hurafelerini çoğaltması tabiidir. Tatmin edici bir din eğitimi aldırmadığımız her çocuk zihni, isterse kırk yaşına girsin, birtakım hurafeler taşıyor olacaktır. Buna bir de uydurma hadisler ilave edilir, cahil din adamlarının tahkik etmeden yaptıkları açıklamalar ve verdikleri fetvalar da hurafelerin yayılmasına sebep olur. Bugün artık, Allah'ın varlığına dair birtakım Batınî uluhiyet iddialarından gaybı bilmeye yönelik akıl ve mantığı devre dışı bırakan hurafelere, uğur ve uğursuzluk üzerine teorilerden ölülerden medet umarcasına mum yakıp bez bağlamaya, cinlerle iyisinden kötüsünden irtibatlanıp çarpılmalardan günleri ve hatta renkleri bile kendimize uydurup değerlendirmeye kadar bir yığın hurafe etrafımızı sarmış durumdadır. Oysa İslam dini hurafe üreten değil, bilakis hurafelerle mücadele eden bir temele sahiptir ve meşru arzulara ulaşmak için muska yazdırıp tılsım okutan bir Müslüman tipi bizi anlatıyor olamaz.
Çevrenize bir bakınız. Aynadan makasa eşyalar, baykuştan leyleğe kuşlar, tavşandan kediye hayvanlar, selviden üzerliğe bitkiler hep birer hurafe kaynağı. Daha doğrusu biz onlara sayısız hurafeler yükleyerek hayatımızı rayından çıkarıyoruz, berraklığını gideriyoruz.
Bir de iyi niyetle uydurulmuş hurafeler var elbette. Çoğu insanlara bilmeleri gereken şeyleri öğretme amaçlı ihdas olunmuştur. Gece tırnak kesmek gibi mesela... Elektriğin yaygın olmadığı, henüz tırnak çakılarının icad edilmediği dönemlerde geceleri makas veya falçata vasıtasıyla yapılan tırnak bakımı elbette hoş olmayan sonuçlar doğurabilir, yoksa beden temizliğinin gecesi, gündüzü olamaz. Ev içerisinde şemsiye açmak gibi mesela... Evler dar, şemsiyeler de geniş ise evin içinde şemsiye açmanın tehlikesini kim inkâr edebilir?!..
Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen hurafelerinizi sırayla zihninizden geçirin ve ne kadarından kurtulabilirseniz o kadarından kurtulun!..
İskender PALA'nın 26.Nisan.2011 tarihli köşe yazısı
Kaynak: http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1126145&keyfield=
|
Bir "DİLRUBA"ya düştü gönül müptelası çok, Aşkın sefası yok değil ama cefası çok... |
|
|
|
|
_Nesil_
Tecrübeli Üye
Kayıt: Sep 09, 2009
Mesajlar: 321
|
Tarih: 29 Nisan 2011, Cuma 16:03:09 Mesaj Konusu: |
|
Daha önce hurafelerle ilgili düşüncelerimi şu konu başlığı altında ifade etmiştim. (BU HURAFELERE DİKKAT....).
Yukarıdaki bu güzel köşe yazısını okuduktan sonra birkaç şey daha eklemek istiyorum.
Hurafeleri, kulaktan dolma bilgilerle dinini öğrenen, aklını, mantığını kullanmadan ,neyin neden doğru neden yanlış olduğunu anlamaya çalışmadan sadece duyduğuna körü körüne inanan kişilerin zamanla dinimize mal ettiği yanlış inançlar olarak tanımlıyorum ben. Yani temelde akıl ve mantık var. Bununla hareket edilse birçok kişi yaptığının anlamsız olduğunu fark edecek zaten.
Mesela;
Alıntı: |
Geçen gün Eyüp Sultan'daydım. Şadırvanın musluklarının boşa aktığına şahit oldum. İyi niyetimle varıp kapatayım derken yaşlıca bir hanım beni men etti. Sonra da muslukları sırayla açan ve açık bırakanın bir genç kız olduğunu gördüm.
Su israfı değilmiş efendim, Eyüp Sultan şadırvanının bütün musluklarını bir kerede hiç eksiksiz açabilen bir genç kız, tez vakitte evlenirmiş. |
Bu elbette ki düpedüz su israfıdır. Peygamberimizin abdest alırken dahi suyu israf etmememiz hususunda bizi uyardığı hadisleri mevcutken yukarıdaki inanışa hangi mantıkla inanılabilir ki?
(Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm, abdest almakta olan Sa'd'a uğramıştı: "Bu israf da ne?" buyurdular. Sa'd: "Abdestte dahi israf olur mu?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: "Evet! cevabını verdi, akan bir nehir üzerinde olsan bile!")
* * *
Sayın İskender Pala'nın yukarıdaki yazısıyla bu konuya dair düşüncemi destekleyen yeni bilgiler edinmiş oldum. Paylaşım için teşekkürler FAYDIN . |
|
|
|
|
|
Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !
|
|
|
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
|
We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com.
This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers
but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good
reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the
Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse
to include even this then support on our forums may be affected.
The phpBB Group : 2002
// -->
Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
|