Anasayfa | Fotograf Albümü |Forumumuz |Downloads | Hesabınız | Ziyaretçi Defteri|İletişim| Radyo

Oymalitepe.Net :: Başlığı Görüntüle - KADIN SAGLIGI & DOGUM
 SSSSSS   AramaArama   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için login olunÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için login olun   GirişGiriş 

KADIN SAGLIGI & DOGUM

 
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sağlık ve Tıp Sağlık ve Tıp
Önceki Başlık :: Sonraki Başlık  
Yazar Mesaj

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 07 Nisan 2008, Pazartesi 20:35:32    Mesaj Konusu: KADIN SAGLIGI & DOGUM Alıntıyla Cevap Ver

Gebelikte Beslenme

’ Nasıl beslenmeliyiz? ‘’ sorusu gebelerimizden en sık duyduğumuz sorulardan biridir. ‘’Çocuğumun fiziksel ve zihinsel gelişim için neler yemeliyim ve nelere dikkat etmeliyim?’’

Gebelikte beslenme bebeğini sağlıklı olarak dünyaya getirmek isteyen her anne adayının öğrenmek istediği bir konudur.Bu konuda her hastaya uygulanabilecek sabit bir diyet olduğu söylenemez.Gebelikte beslenmeyi belirleyen temel unsurlar;gebelik öncesi kilo ve boy(Vücut Kitle Oranı=Body Mass Index=BMI), yaş, bebek sayısı, metabolik hastalık varlığı (diabet,fenilketonuri vb), iştah ve annenin fiziksel aktiviteleridir.

Özetle gebelik sırasında şu an için önerilen beslenme:

Dengeli enerji-protein diyeti


--------------------------------------------------------------------------------
Gebelikte dengeli bir diyetteki kalorinin üçte biri yağlardan elde edilmelidir. Bitkisel yağlar(ayçiçek,zeytin ve mısırözü ) tercih edilmelidir.Karbonhidratlar mümkün olduğunca doğal kaynaklardan karşılanmalıdır (tahıl,un,seker).Gebelerin günlük protein ihtiyacı 48-60 gr dır.Kırmızı et,tavuk eti,balık,yumurta,süt ve sütten yapılmış gıdalar (peynir,yoğurt) baslıca hayvansal protein kaynaklarıdır. Özellikle vejeteryan bir anne açısından önemli olan bitkisel protein kaynakları kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye, bakla), kepekli tahıllar, bazı kuru yemişler(fındık, fıstık, ceviz vb) olarak sayılabilir.

Vitaminler


--------------------------------------------------------------------------------
Dengeli beslenen bir gebede folik asit dışında ayrıca vitamin kullanımına gerek yoktur. Folik asit , planlanmış bir gebelikten 1-3 ay önce başlanmalıdır.Gebelik boyunca folik asitten zengin olan ıspanak, karnıbahar,kepekli undan yapılmış yiyecekler,badem, fındık,yer fıstığı, ceviz tüketilmesi önerilebilir


Mineraller
--------------------------------------------------------------------------------
En önemlileri kalsiyum ve demirdir.Gebelikte, hem bebeğin doğumdan sonra kullanacağı demirin depolanması hem de gebelik nedeniyle artan kan hacmine yeterli oksijenin taşınabilmesi için normalden fazla miktarda demire ihtiyaç vardır.Alınması gereken demir miktarı günde 60 mg elementer demirdir.Kan hemoglobin düzeyleri normal olan gebelerde rutin olarak demir verilmeyebilir.Ayrıca demir eksikliği olduğu halde yakınması bulunmayan hastalarda demir verilmeyebileceği üzerinde durulmaktadır.Gebelikte demir, çinko, selenyum ve bazı vitaminlerin(A, B6, C ve D) fazla alınması durumunda potansiyel olarak toksik etkiler görülebilir.
Kalsiyum pek çok hücresel fonksiyonun yani sira kemik yapiminda kullanilan temel elemandir.Gebelikte günlük kalsiyum gereksinimi 1200 mgdır. Günlük fazla kalsiyum gereksinimini şunlarla giderebilirsiniz : 85 gr yağsız peynir , 7 dilim beyaz ekmek, 2 bardak süt, 170 gr sardalye, beyaz ekmek,yağı alınmış süt , yarım yağlı peynir,lor peyniri ,taze badem ve sardalya.

Sıvı Tüketimi


--------------------------------------------------------------------------------
Gebelikte annenin sıvı tüketiminin en önemli kısmını su oluşturmalıdır.Su üreme sistemi dahil bütün organların ve vücuttaki sistemlerin sağlıklı çalışması ve tamiri için gereklidir.Günde 8 bardak su içilmelidir.
Çay,kahve ,kakao,alkollü içkiler ve kola ya hiç ya da mümkün olduğunca az tüketilmelidir.Yüksek miktarlarda kafeinin (günde 4 fincandan fazla) düşük, erken doğum ya da bebekte gelişme geriliği yaptığına dair çalışmalar bulunmaktadır.
Alkolplasentayı geçebildiği için anne adayının alkol alması halinde bebekte fötal alkol sendromu gelişebilir.Gebelikte günde iki kadeh şarap gibi ölçülerde alkol alınmasının zararsız olduğu ileri sürülmektedir.

Diğerleri


--------------------------------------------------------------------------------
Son zamanlarda özellikle bebek zekasında artmaya neden olduğu konusunda yaygın inanca bağlı olarak gebelik sırasında balık yağı kullanımında bir artış görülmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalarda gebelikte balık yağı kullanımın bebeklerin yaşam şansında veya doğum öncesi ve sonrası dönemde görülebilecek risklerde bir değişiklik yapmadığı gözlenmiştir.Bu nedenle rutin olarak önerilmemektedir.
Fast-food, ,salam,sosis,sucuk,dondurulmuş gıdaların pişirilme tekniklerinin yetersiz olması, aşırı yağ suni renklendirici, tatlandırıcı ve koruyucu maddeler içermeleri nedeniyle gebelikte tüketiminden kaçınılmalıdır.
Vejeteryan olan bir gebe baklagiller,kepekli tahıllar gibi bitkisel proteinleri tüketerek bebeğin ve kendisinin protein ihtiyacını karşılayabilir.Komple vejeteryanlarda dengeli bir diyetin yanisira vitamin desteği de gerekir.Bu gebelerde özellikle B12 vitamin eksikliği görülebilir.Ayrıca bitkisel gıdalarda daha az yağ olması nedeniyle kalori alimi da yeterli olmayabilir.Bazi vitaminler (D vitamini) ile kalsiyum, demir ve çinko gibi mineraller de yeterli alınamayabilir.Tamamen vejeteryan olan bir gebeye günlük uygun kalori (yas ve BMI'e göre) ve mineralin (demir,kalsiyum) yani sira 10 mgr (400 IU ) D vitamini ve 2 mgr vitamin B 12 verilmelidir.
Gebelikte barsak hareketleri genellikle yavaşladığı için kabızlık çok sık görülen bir problemdir.Bunu önlemek için diyete lifli gıdalar ve bol sıvı eklenmelidir.Lif ve posa siyah ekmek, portakal, elma kepekli ekmek, kuruyemiş, ahududu, kepekli makarna, bezelye, kuru kayısı, esmer pirinç, kuru üzüm, pırasa ile kepekli olarak hazırlanmış unlu gıdalarda bol miktarda vardır.

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 07 Nisan 2008, Pazartesi 20:41:56    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Normal Doğum

Normal doğum mu ? Sezeryan mı? .. Hangisi daha güvenli ve hangisi daha sağlıklı tartışması günümüzde çok güncel olup doğumu yaklaşan tüm gebeler ile hekimleri arasında bir bilgi alışverişine konu olmaktadır. Bu sorunun cevabı aslında biraz karmaşıktır. Anne ve bebek hayatı söz konusu olduğu için hekim en iyi ve doğru kararı verip hastasını ona göre yönlendirmelidir.

Eğer tıbbi bir zorunluluk yok ise en sağlıklı olanı ve fizyolojik olanı tabii ki normal doğumdur. Normal doğum yapan kadın daha hızlı iyileştiği için gündelik hayatına çok kısa bir sürede dönüp çocuğu ile daha iyi bir şekilde ilgilenebilmektedir. Normal doğum sonrası anne sütü çok kısa bir sürede gelmektedir ve çocuk hemen sütü alabilmektedir.

Çocuk açısından ise nomal doğum sırasında çocuğun akciğerlerinde biriken sıvı artıkları daha kolay dışarı çıkabilmekte ve çocuk doğduğunda daha kolay nefes alabilmektedir.



Hastaneye ne zaman başvurulmalı ve doğumun belirtilerini gebe nasıl ayırd edebilmelidir?


--------------------------------------------------------------------------------
Doğumun ilk belirtileri her zaman aynı olmamakla birlikte bazı gebelerde önce halk arasında ‘nişan’ olarak isimlendirilen ve rahim kanalını tıkayan koyu kanlı bir akıntı şeklinde olan mukusun hazneden atılması veya taze kanamanın gelmesi veya belden başlayan karına doğru yayılan ve sıklıkları gittikçe artan düzenli ağrıların olması doğumun ilk belirtileri olabilmektedir .Bazı gebelerde ağrı olmadan önce idrar kaçırmaya benzeyen çocuğu kesesinin açılmasına bağlı suyun gelmesi de doğumun başladığını göstermektedir. Bu belirtilerden herhangi bir olunca elindeki tüm takip belgeleri,ultrasonografi raporları,kan tahlilleri sonuçları ile birlikte hastaneye başvuran gebeye bağırsak ve idrar yolları temizliği yapılmadan hemen önce takograf olarak isimlendirilen bir alet ile çocuğun kalp atışları ve annenin ağrılarının şiddeti-düzeni değerlendirilir.
Doğumu yapacak hekim tarafından muayene edilip değerlendirilen gebe için artık çocuğuna kavuşmayı bekleme zamanı gelmiştir. Doğumun tamamlanması ilk gebeliklerde daha uzun olmakla birlikte belirtilerin başlamasıyla birlikte 4-8 saatlik bir süreçtir .Ağrıların çok sıklaşmasıyla ve makata vurmasıyla birlikte doğum kanalının çıkımına gelen çocuğun baş kışmı hekim tarafından görüldüğü zaman lokal bir anestezik madde ile perine kısmı uyuşturulup doğacak bebek daha az zarar görmesi için doğum kesisi yapılır. Hekim yardımıyla gerçekleştirilen doğum sonrası çocuğun eşi ayrılır ve kesilen yer tekrar dikilir. Sonunda 9 aylık bir beklemeden ve saatler süren bir yolculuktan sonra annenin çocuğuna kavuşması gerçekleşir. İşte bu ağlamayı duyma ve çocuğu hissetme ,göğsüne alma normal doğumun tüm acılarını unutturan en güzel yanıdır.



Gebeleri normal doğumdan vazgeçiren en önemli unsur korkudur. Doğum sancısına veya özellikle ilk gebelerde neyin nasıl olacağına yani bilinmeyene yolculuk gebeleri sezeryanı tercih etmeye yönlendirmektedir.. Sezeryan bir ameliyat olduğu ve ameliyata bağlı bir çok istenmeyen problemler çıkabileceği için tıbbi bir gereği yok iken sezeryan olmanın pek doğru bir yanı yoktur. Eğer sizin sağlık durumunuz normal doğum yapmaya engel ise , çocuğunuz karnınızda ters duruyor ise , gelişmesinde ve sağlığında bir problem var ise ,normalden iri ise veya doğumunuz normal sürede olmuyor ise ancak o zaman hekiminizin önerisi ile sezaryan olunması gerekir.

Ağrıdan korkuyor iseniz normal doğum yapmak için bir seçeneğiniz vardır. Bu da Türkiye Hastanesinde olduğu gibi bütün iyi hastanelerde yapılan “Ağrısız Doğum” dur. Ağrısız doğum ile belinizin kenarına yapılan ve sizde ve çocuğunuzda herhangi bir sakatlığa yol açmayan bir iğne ile doğum ağrılarını hiç duymazsınız. Bu sayede çok rahat , ağrısız ve konforlu bir şekilde normal doğum yapmanın mutluluğuna da hissederek çocuğunuza kavuşabilirsiniz.

Son olarak benim tüm gebelerime söylediğim gibi ‘önemli olan doğurmak değil sağlıklı bir çocuk doğurmaktır.’ Hekiminize güvenin ve sizinle karnızdaki çocuğunuzun sağlığı için en doğru kararı vereceğine inanın. Unutmayın ki sağlıklı bir gebelik ve kolay bir doğum yapmanın sırrı kontrollerinize düzenli gitmenize ve hekiminizin önerilerini uygulamanıza bağlıdır.

Op.Dr.Nevra Topalismailoğlu
Türkiye Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisi

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

RaMLe

Altın Üye
Altın Üye



Kayıt: Feb 17, 2008
Mesajlar: 948
Nereden: Almanya



MesajTarih: 07 Nisan 2008, Pazartesi 21:46:45    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

abicim yüregine saglik paylasimin icin tskler her seyin basi saglik .... Rabbim hayirli saglikli kusursuz evlatlar nasip etsin.. saglikli yasam dilerim ...
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 08 Nisan 2008, Salı 09:58:49    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Tüp Bebek Yöntemi

Tüp bebek tedavisi dünyada en gelişmiş infertilite(kısırlık) tedavi yöntemidir. Türkiye Hastanesi Tüp Bebek Merkezi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr.Nihal Çakır, çocuk isteyen ve herhangi bir doğum kontrol yöntemi uygulamayan çiftlerin bir yıl içinde çocuk sahibi olamama durumlarında kısırlık olabileceğini belirtiyor:

" İnfertilite (kısırlık) eşlerin ortak problemidir, yetersizlik veya zayıflık değildir.Amacımız, en gelişmiş teknolojik araçlari kullanarak, yenilikleri takip etmek, ekip ruhuyla ve sonsuz ilgiyle takip ve tedavi boyunca hastalarımızın yanında olmaktır."

Kadına bağlı sebepler :

Tüplerin tıkalı olması
Yumurtlama problemleri ( Hormonal veya operasyona bağlı olabilir )
Rahmin iç yapısı ve ağzı ile ilgili problemler
Endometriosiz
Karın içini kaplayan zara ait problemler
Kadının yaşı

Erkeğe bağlı sebepler:

Sperm sayısının, hareketinin,normal sayısının bir veya birkaçının düşük olması
Ejekulasyon ( boşalma)problemleri
Enfeksiyonlar
Çocukluk döneminde geçirilmiş ateşli hastalıklar
Genetik problemler
Varikosel Bilinmeyen sebepler: Gebe kalamama nedeniyle doktora başvuran çiftlerin % 10-15’ inde yapılan tetkikler sonucunda hiçbir sebep bulunamamıştır.

Tedavi yöntemleri nelerdir?
--------------------------------------------------------------------------------
Çiftlere yapilan değerlendirme sonucunda bazen bir tek tedavi bazen de birkaç tedavinin aşamalarla uygulanması söz konusu olabilir.Yardımla Üreme Tedavi yöntemlerini şöyle sıralıyabiliriz.

1) Aşılama
2) IVF-ICSI ( Tüp Bebek)

Aşılama (İnseminasyon) nedir?
--------------------------------------------------------------------------------
Kadında ilaçlarla oluşturulan yumurta gelişiminin takibi, yumurtlamanın sağlanması ve yumurtlama gününde kocasından alınan spermin özel bir yöntemle yıkanıp iyi hareket eden spermlerin bir kanülle rahimin içine verilmesidir.Bu yöntemin uygulanabilmesi icin spermin yeterli sayı ve hareketlilikte olması ; kadında ise tüplerin açık ve yumurtlamanın var olması gerekir.

IVF ( Tüp Bebek) Nedir?

--------------------------------------------------------------------------------
Kelime anlamı döllenmenin vücut dışında ( İnvitro Fertilizasyon) gerçekleştirilmesidir.Bu yöntemde yumurtanın yanına belli sayıda sperm konur ve yumurtanın içine kendi kendine girerek döllenmeyi gerçekleştirmesi beklenir. IVF uygulanabilmesi için yeterli kalitede sperm ve yumurta bulunmalıdır.Aksi takdirde ICSI uygulanmasına karar verilmelidir.Son zamanlarda daha yüksek döllenme elde etmek amacıyla ICSI uygulaması tercih edilmektedir.

ICSI ( Mikroenjeksiyon ) Nedir?

--------------------------------------------------------------------------------
Spermin yumurtanın içine girip, döllenmeyi gerçekleştiremiyeceğine karar verilen durumlarda uygulanır.Yumurta toplandıktan bir süre sonra dışındaki hücrelerden temizlenir.Hazırlanan örnekten seçilen tek bir sperm yumurtanın içine enjekte edilir.

Tedavi aşamaları nelerdir?

--------------------------------------------------------------------------------

IVF veya ICSI programına girecek olan çiftlerin hazırlıkları yapıldıktan sonra çok sayıda yumurta elde etmek için özel tadaviler uygulanır.Çiftlerin değerlendirilmesi esnasında bu tedavinin hangi protokol ile yapılacağına karar verilir. Kısa protokol da tedaviye adet ile birlikte başlanır.Uzun protokol ise adetin 21. günü başlıyan tedavi yöntemidir.Adetin 21.günü yapılan ultrasonografi sonrası herhangi bir problem yoksa baskılayıcı tedaviye başlanır.Baskılayıcı tedaviyi takiben yumurtaların uyarılması için kas içine veya cilt altına günlük FSH veya FSH+LH içeren ilaçların enjeksiyonuna başlanır.Daha sonra aralıklı yapılan ultrasonografik tetkiklerle yumurta gelişimi takip edilir.Yumurta sayısı ve gelişim hızı yeterli ise tedaviye aynı dozlarda devam edilir.Yumurtalar belirli büyüklüğe ulaşınca çatlatma iğnesi yapılarak, belirli saat sonra yumurta toplama ve işlem için hasta ve eşi hastaneye çağrılır.

Embriyo dondurma ( embriyo freezing) nedir?
--------------------------------------------------------------------------------
Bazı vakalarda yumurta sayısınada bağlı olarak çok sayıda embriyo gelişir.Transferden sonra elimizde yeterli kalite ve sayıda embryo kalmış ise embriyo dondurma işlemi yapılabilir. Eşlerden birinin ölümü, boşanma veya eşlerin beraberce isteği doğrultusunda imha edilebilir .Aksi takdirde üç yıl saklanabilmektedir. Dondurulan embriyolar sayesinde çiftler, gebelik olmamışsa veya ikinci bir gebelik isteğinde mevcut embriyolar çözülerek bir gebe kalma şansı daha elde edebilmektedir.Ancak gebe kalma oranı dondurulmuş embriyo transferinde daha düşüktür.

"Günümüzde tüp bebek uygulamalarında dikkate alınmaya başlayan önemli bir nokta tüp bebek tedavisinin kalite yönetimidir.Burada ailenin eline vereceğimiz sağlıklı bir bebek son ürünümüz ise; bu ürünün oluşum aşamalarının her basamağı, vereceğimiz son ürünün kalitesini belirlemektedir. "



Op.Dr.Nihal Çakır
Türkiye Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 08 Nisan 2008, Salı 10:05:44    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Genital Enfeksiyon

Cinsel organlarda görülen akıntı, kaşıntı ve kızarıklıklar ciddi bir hastalığın habercisi olabilir. Bu durumda vakit geçirmeden bir uzmana başvurulmalıdır.

Kadınların önemli sağlık sorunlarından biri de üreme organlarında görülen enfeksiyonlardır. Değişik nedenleri olmakla birlikte bu tür rahatsızlıkların oluşmasında bilgi eksikliğinin etkisi büyük oluyor.

Türkiye Hastanesi Kadın Doğum Kliniği uzmanı Opr. Dr. Nihal Çakır, genital organlarda görülen rahatsızlıkların temizliğe gereken önemin verilmemesinden de oluşabildiğini belirtiyor.

Opr. Dr. Çakır, bu tür rahatsızlıklar konusunda bayanların çoğunun bilgi sahibi olmadıklarına işaret ederek, “Hangi durumda doktora başvurulması gerektiği bilinmiyor. Genç kızlarımızın büyük çoğunluğu vücudun bu bölgesinin hijyenini nasıl sağlayacağını bilmiyorlar. Bu yüzden de yarardan çok zarar getirecek ürünler kullanabiliyorlar” diyor.

Akıntı
--------------------------------------------------------------------------------
Genital hastalıkların en yaygın olanlarından biri akıntılardır. Opr. Dr. Çakır, bu konuda şu bilgileri veriyor: “Lökore terim olarak beyaz akıntı anlamına gelse de akıntının rengi nedene bağlı olarak değişebilir. Lökorenin en sık nedeni vajinal enfeksiyonlardır. Kadınlarda vajinal akıntı, kötü kokulu, çamaşırı kirletici ve kadının işlevini bozacak vasıfta ise ya da renginde veya kıvamında değişiklik varsa, anormal olarak kabul edilir. Bunun yanı sıra cinsel organda yağ bezleri ter bezleri ve bazı salgı bezleri bulunur. Jinekolojik muayeneye gelen kadınların yüzde 10’unda bu bölgede yanma ve kaşıntı olduğu görülmektedir. Yakın temasla geçen veya geçmeyen pekçok hastalık bu tür kaşıntı ve yanmalara neden olabilir. Bu tür rahatsızlarla ilgili kesin ayrım, muayene ve tetkikler sonucu yapılabilir.”

Mantarlar
--------------------------------------------------------------------------------

Opr. Dr. Çakır, sık görülen rahatsızlık arasında yer alan mantar enfeksiyonuyla ilgili olarak da şunları söylüyor: “Her akıntı hastalık değildir. Sağlıklı bir vajinada adet görülen dönem boyunca, değişen oranlarda şeffaf ve kokusuz akıntı olması normal bir durumdur. Vajinadaki bezler, ince bir sıvı oluşturarak vajinanın nemli kalmasını sağlar. Normal bir vajende bakteriler, mantarlar ve doğal salgılar belli bir denge içinde bulunurlar. Herhangi bir nedenle bu denge bozulursa, vajendeki mantarlar aşırı derecede çoğalarak enfeksiyon oluştururlar. Enfeksiyona yol açan mantarın adı, ‘candida’dır. Birçok kadın candida’yı vücudunda taşır. Ama denge içinde kaldığı sürece enfeksiyon oluşmaz. Tüm Kadınların yaklaşık 2/3'ü hayatlarının herhangi bir döneminde candida enfeksiyonunu geçirebilir Hastaların çoğunda kalın, beyaz renkli süt kesiğini andıran akıntı vardır.”
Mantar enfeksiyonunun her kadının yaşamında en az bir kere görüldüğüne işaret eden Dr. Çakır, “Sağlığımızı ilgilendiren pekçok sorun küçük belirtilerle kendini gösterir ve önemsenmediğinde veya farkedilmediğinde istenmedik sonuçlar ortaya çıkar. Mantar da bunlardan biridir ve tedavi edilmezse ciddi rahatsızlıkla yol açabilen yaygın bir hastalıktır” diyor.

Tedavideki amaç semptomları ortadan kaldırmak ve nüksü önlemektir.Dar, iyi havalanmayan, sentetik iç çamaşırlar giyilmemelidir.Karbonhidrattan fakir bir diyet yararlı olabilir.Hastaların bir kısmında şikayetler adet dönemi civarında belirginleştiğinden tedavinin adetten hemen önce veya bitiminde verilmesi nüks vakalarında başarıyı arttırır.

Biryıl içinde dört veye daha fazla sayıda candida geçirilmesi nüks enfeksiyon olarak kabul edillir.Etkeni belirlemek için vajen kültürü mutlaka yapılmalıdır.Tedavi başlamadan önce risk faktörleri olarak bilinen uzun süreli ve sık antibiyotik kullanımı, diabet, immün yetersizlik veya kortikosteroid kullanımı gibi faktörlerin olup olmadığı araştırılmalıdır

Mantarlar Neden Olur?
--------------------------------------------------------------------------------
Dr. Çakır, mantara neden olan etkenleri şöyle sıralıyor: “Kokulu ya da kimyasal maddeler içeren tuvalet kağıtları, hijyenik bağlar, sabun ve deterjanlar vajinayı tahriş ederek enfeksiyona neden olabilir veya var olan enfeksiyonu artırabilir. Genel duşlar, hamam ve yüzme havuzları mantarın üremesi için ideal ortamlardır. Herhangi bir nedenle kullanılan antibiyotikler, vajinada bulunan ve mantar üremesini dengeleyen bazı yararlı bakterileri de öldürdüğü için, mantar enfeksiyonuna sebep olabilir. Şeker hastaları ve hamileler, mantar enfeksiyonuna yakalanma bakımından yüksek risk grubundadırlar. Hastalıklardan korunmak için vajinal temizliğe önem verilmelidir. Tuvalet sonrası temizlik önden arkaya doğru yapılmalı ve bu çocuklara da öğretilmelidir. Sıkı, zor havalanan sentetik giysilerden ve naylon iç çamaşırı kullanmaktan kaçınılmalıdır.”

Tedavisi Kolay
--------------------------------------------------------------------------------
Teşhiste geç kalınmaması halinde bu tür hastalıkların kolay tedavi edilebildiğini belirten Dr. Çakır, şu tavsiyede bulunuyor: “Vajinal enfeksiyonlar konusunda en sık görülen şikayet, geceleri artan kaşıntıdır. Kaşıntı ile birlikte vajende yanma ve acı hissi vardır. Yanma, idrar yaparken artar. Vajende her zamankinden farklı beyaz ya da gri renkte kalın ve partiküller halinde akıntı görülür. Bu belirtilerden bir ya da birkaçının fark edilmesi halinde zaman yitirmeden hekime başvurulmalıdır. Bunların nedeni olan hastalıklar kolay teşhis edilir ve uygun tedaviyle ortadan kaldırılır. Tedavi sonrası şikayetler sona erdiğinde o kişi için yaşam daha da güzelleşir.”

Genital Siğil
--------------------------------------------------------------------------------
Üreme organlarında görülen bir başka hastalık da genital siğil olarak bilinen “condyloma acuminatum”dur. Cinsel temasla geçen bir hastalıktır. Bu hastalıkla ilgili olarak Opr. Dr. Nihal Çakır, şunları söylüyor: ”İnsan papilomavirüsleri (HPV), neden oldukları çeşitli enfeksiyöz tabloların yanısıra anogenital kanserlele olan yakın ilşkileri nedeniyle cinsel yolla bulaşan hastalıklar arasında özel biryere sahiptir.
Genital siğller birkaç milimetreden birkaç santimetreye kadar değişen boyutlarda olabilen, genellikle et rengi veya gri renkte, değişik büyüklükte, saplı veya geniş tabanlı olabilirler.Hastaların ancak dörte biri semptomatiktir. Sık görülen semptomlar; kaşınma, yanma, ağrı ve hassasiyettir.Tanı için genellikle fizik muayene yeterlidir.Genital siğil öyküsü olanlarda "smear testi" ve gerekirse tiplendirme yapılmalıdır.HPV enfeksiyonunu eredike edebilecek bir tedavi yöntemi henüz geliştirilememiştir.Mevcut tedavi yöntemleri daha çok klinik belirtileri azaltmaya veya lezyonları fiziksel yada kimyasal olarak yoketmeye yöneliktir.Bazı durumlarda ilaç tedavisi denenebilir.Fakat genellikle elektrocerrahi veya krioterapiyi tercih etmekteyiz.Günümüzde eniyi korunma yolu enfekte dokularla doğrudan temastan kaçınmaktır.

Köpüklü Akıntı
--------------------------------------------------------------------------------
Genital enfeksiyonlardan biri de “Trichomonas enfeksiyonu”dur. Opr. Dr. Çakır, hastalıkla ilgili şu bilgileri veriyor: “Trichomonas vaginalis adı verilen bir parazitin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Klasik semptomlar köpüklü kötü kokulu ve kaşıntı olarak söylensede belirtiler çok değişik olabilir. Ensık olarak anormal vaginal akıntı, vaginal rahatsızlık hissi, kaşıntı, ağrılı cinsel ilişki ve idrar yapmada yanma hissi izlenebilir.Tanı konulduğunda hastaya kendisinin ve seksüel partnerinin tedavi edilmesi gerektiği mutlaka anlatılmalıdır.”

Bu yazi icin Kaynak

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

ZaKDaRiZa

Mareşal
<b>Mareşal</b>



Kayıt: Feb 15, 2008
Mesajlar: 1527
Nereden: Trabzon



MesajTarih: 08 Nisan 2008, Salı 10:12:14    Mesaj Konusu: Alıntıyla Cevap Ver

Yazıları yayınlama iznimiz

Bu bölümdeki yazıları yayımlamamiz icin bize izin vere Türküey hastanesi ıdarı koordınatörü Hayati Odabaşı na teşekkür ederiz

Sayın Halil Aktaş, Merhabalar

e-mail için teşekkür ederiz. Güzel içten duygularınızın bizleri oldukça mutlu ettiğini ayrıca belirtmek isteriz. İnsanlara yardımcı olmak ve bilgi paylaşımı için oluşturduğumuz web sitesinden( www.erecete.com ve www.turkiyehastanesi.com ) kaynak göstererek tüm yazılardan alıntı yapabilir veya kullanabilirsiniz.
Sağlıklı günler dileriz.

Hayati Odabaşı
İdari Koordinatör

TÜRKİYE HASTANESİ
+90 314 14 14
info@turkiyehastanesi.com

ZaKDaRiZa Ben insanlari beni sevsinler diye sevmedim <br> <br>
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSN Messenger

eliferdem

Elmas Üye
Elmas Üye



Kayıt: Sep 06, 2008
Mesajlar: 3901




MesajTarih: 16 Ekim 2008, Perşembe 13:32:35    Mesaj Konusu: Re: Alıntıyla Cevap Ver

tesekkürler abi (:
Başa dön
Kullanıcı profilini gör Özel mesaj gönder

Tüm kadın aksesuar fırsatları için tıklayın !


Mesajları Göster:   
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder    Oymalitepe.Net Forum Ana Sayfası -> Sağlık ve Tıp Tüm saatler GMT + 3 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız

We request you retain the full copyright notice below including the link to www.phpbb.com. This not only gives respect to the large amount of time given freely by the developers but also helps build interest, traffic and use of phpBB 2.0. If you cannot (for good reason) retain the full copyright we request you at least leave in place the Powered by phpBB line, with phpBB linked to www.phpbb.com. If you refuse to include even this then support on our forums may be affected. The phpBB Group : 2002 // --> Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Forums ©
Copyright © 2008 Oymalitepe.Net & Site Kurulumu-Düzenleme: L@ZKaN - kuzeyinoglu - ^^KaRaYeL^^