gursoyt
Altın Üye
Kayıt: Oct 29, 2008
Mesajlar: 823
Nereden: Ankara
|
Tarih: 28 May 2009, Perşembe 08:55:11 Mesaj Konusu: Re:Anne Ol-mak |
|
Günümüze de göndermeler yapan, harika bir yaşam öyküsü.
Her ne kadar anne olmasa da, 12 Eylül darbesi sonrasında, sırf bahçesine giren birkaç gösterici nedeniyle tutuklanan, emekli bir polis memuru olan, babamın eniştesini hatırladım. Hapisten çıktığında, çelik gibi dinç, kuvvetli, o dirayetli adam gitmiş, yerine psikolojisi çökmüş, hastalıklı, onuru kırılmış başka bir adam gelmişti. Altı ay kadar hapiste yatıp, mahkemede aklanıp çıktıktan sonra, çok da fazla yaşayamadı zaten.
Günümüzde de, yüzde 95'i aklanacak insanlar ordusu, keyfi nedenlerle içeriye alınmakta, içerde yattıkları süreler, siyasi otoritelerin yaşamlarına ekledikleri madalyalar (!) olarak, alınlarına nakşedilmekte. Fütursuzca saldırılar, iyilik yapmaktan başka hiçbir amacı olmayan, kanatsız meleklere bile uzanacak kadar cüretkar olmakta, daha çok Emine öğretmen, bilim insanı, sanatçı ve düşünür, kendi çocuklarından, sağlıklarından, çevrelerinden olmaya etmekte. Kuru bir "pardon" bile denmemekte.
Sonuçta, ebeveynler evlatlarına, evlatlar ebeveynlerine kırılmakta, insanlar birbirlerine şüpheyle, utançla bakmakta, herkesin hayatında derin yaralar açılmakta, alınlara çalınan kara lekeler, uzun senelerce yıpratmasını sürdürmekte.
Farkındayım ki yazım sadece Emine öğretmenin sıkıntısının, yaşadığı zorlukların desteği gibi oldu sadece. Oysa ki, öyküde çok daha önemli bir başka konu da anlatılıyordu ki, her kim, ne olmak isterse istesin, muhakak ve muhakkak öğrenmek, kendini geliştirmek zorunda. TV'de çok beğendiğim bir reklamdaki kızın söylediği gibi:
"Benim annem, hem doktor, hem mühendis, hem aşçı, ...., hem ayakkabı bağlayıcısı"
Paylaşım için çok teşekkürler enasfe, gerçekten muhteşem bir öyküydü. Her okunduğunda, farklı bir nüans çıkabilir eminim. Benim yakalayabildiklerim çok fazla olmasa da. |