Kayıt: Feb 17, 2008
Mesajlar: 948
Nereden: Almanya
Tarih: 05 May 2009, Salı 13:50:32 Mesaj Konusu: Hakiki Dost Şifadır..
Hastalıkların tedavisi sadece bir takım iğne ve haplardan ibaret değildir..
Allah (c.c) Kur’ân-ı Kerîm’de, Kur’ân ve balın şifa olduğunu beyan ediyor.
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) fakirleri doyurmanın, yetimi sevindirmenin, sadaka vermenin, tebessümün… de birçok hastalıklar için şifa olduğunu haber veriyor.
Hz. Dâvud Aleyhisselâm’ın hikmetli bir sözü vardır. Der ki:
“Dostlardan ayrı kalmak kişiyi hasta eder.”
Demek ki, hakiki dost da birçok hastalıklar için şifa oluyor.
Hakiki dostluk Allah (c.c) için olanıdır. Bundan dolayı hakiki dostlar demişler ki:
Fâni dünyanın padişahı değiliz.
Gönül hırkalarını yamar giyeriz.
Dostlarla ağlar dostlarla güleriz…
Dostlarla gülüp dostlarla ağlayabilmek; böyleleriyle dostluk bağları oluşturabilmek mesele budur.
Böyle dostların yokluğudur insanları hasta eden.
Şair Bâki’ye arkadaşları kaç çeşit dost var diye sorarlar.
Bâki, üç çeşit dost olduğunu söyler ve şöyle sıralar:
“Bir dost vardır gıda gibidir, onu her gün ararsın
Bir dost vardır ilâç gibidir, icâb ettiğinde ararsın.
Bir dost vardır ki hastalık gibidir, o seni arar.”
Hadi, kendinizi tahlil edin bakalım, sizin dostluğunuz ve dostlarınız hangi gruba giriyor?
Dostlarınız ne kadar çok olursa olsun katiyyen bezginlik göstermeyin.
Dostları çoğumsamayacağız, bin dostumuz da olsa.
Düşmanlarımızı da bir tane bile olsa azımsamayacağız.
Dinimizin düşmanı câmi bile yapsa onu “Mescid-i Dırar” bileceğiz.
Dostlarını asla üzmeyeceksin; nasıl olsa onlar sadık diyerek ihmâl de etmeyeceksin.
Senin dostluğun eline geçen makam, mevki, şan ve şöhretle birlikte netleşir.
Eba Müslim Horasanî’nin enfes bir tespiti vardır.
Levha yapıp duvarlara asılması her gün de okunması gereken bir tespit.
O diyor ki:
“Onlar, zararlarından emin oldukları için dostlarını uzak tuttular.
Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakınlaştırdılar.
Yakınlaştırılan düşman dost olmadı.
Ama uzaklaştırdıkları dost düşman oldu.
Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.”
Bu meyanda Hz. Ali (RA)’nin bir sözü burada yerini almalı.
Diyor ki:
“Dostların kâlbini kırmakla düşmanların arzularına hizmet etmiş olursun…”
Dostunu-düşmanını tanıyamamak denilen şey de bu olsa gerek.
İmam-ı Şâfii rahmetullahi aleyh hazretleri de dostluk hakkında hep kulaklarımızda küpe gibi kalması gereken şu tespitinde der ki:
“Zor günde faydası olmayan arkadaş,
Düşmanına yakındır kıyaslanırsa,
Hangi asırda yaşarsa yaşasınlar,
Gerçek dostlar ve kardeşler,
Ortaya çıkar o kederli ânlarda…”
Batı ve Batılı kafa yapısına sahip kimselerden gerçek dost olmaz.
çünkü Batılı insanın kafası bakkal terazisi gibidir.
Hep maddî düşünür.
Ne kadar menfaat koyarsan o kadar dostluk alırsın.
Onların dostluğu, arkadaşlığı, akrabalığı, komşuluğu hep menfaate dayanır. Batılı’nın aklı kendi eliyle yapıp istasyonlara koyduğu gazoz makinesi gibidir.
Bu makineye para atmazsan nasıl gazoz çıkmazsa, Batılılara da menfaat vermezsen dostluk alamazsın.
Sadece menfaate dayanan Batı dostluğuna kanmak şuursuzluğun neticesidir.
Dostlarımıza bakalım; hakiki mi sahte mi?
Denemeden de anlayamayız.
Muhtaç olduğumuz anlar denemek için bir fırsattır.
Tarih: 05 May 2009, Salı 19:12:16 Mesaj Konusu: Re: Hakiki Dost Şifadır..
PATATES İLE SOĞAN
Patates ile soğan buzdolabında karşılaştılar.
Patates: “ Vay, soğan abi, nasılsın? “
Soğan : “ İyiyim patates, sen nasılsın? “
Patates: “ Sağ ol abi, benden bir şey iste. “
Soğan : “ Şuradan bir bıçak getir de soyayım seni. “
Patates: “ Lütfen, beni soyma abi, yoksa çürürüm. “
Soğan: “ Bir şey istedim olmadı. Şimdi sen benden bir şey iste. “
Patates: “ Sen bir bıçak getir, ben seni soyayım. “
Soğan: “ Emrin olur, al işte bıçağı getirdim. “
Patates: “ Boş ver şimdi bıçağı, seni soymaktan vazgeçtim. Kokutacaksın yine ortalığı. “
Soğan: “ Korkutacaksın yine herkesi demek istedin. Ben korkuluk muyum? “
Patates: “ Korkuluklar cansız olur. Sen olsan olsan sorguluk olursun. “
Soğan: “ Sorguluk mu? O da neyin nesi? “
Patates: “ Sorguluk yani sorguya çeken. Hakim gibi. “
Soğan: “ Teşekkür ederim. Düşüncemi okudun. Büyüyünce hakim olmak istiyordum ben de. “
Patates: “ Hakim mi? Zor olursun. Soğanlar için Hukuk Fakültesi yok ki. “
Soğan : “ Ne Hukuk Fakültesi be. Öyle değil. Ben dünyaya hakim olmak istiyorum. Fikirlerimi dünyaya yaymak istiyorum. “
Patates: “ Aynaya baktım seni gördüm. Fikirdaşız desene. “
Soğan: “ Fikirdaşız ama arkadaş değiliz daha. “
Patates: “ Oluruz canım, arkadaş da oluruz. Teklif benden gelmeli. Benimle arkadaş olur musun, abi? “
Soğan: “ Olurum patates, olurum. “
Daha sonraki günlerde patates ile soğan arkadaşlıklarını devam ettirdiler. Fakat bu arkadaşlık hep buzdolabının içinde sürüp gidemezdi. Zamanla buzdolabı onlara dar gelmeye başlamıştı. Madem fikirlerini dünyaya yaymak istiyordun önce buzdolabından kurtulmalıydın. Patates ile soğan elektriklerin kesik olduğu bir gün buzdolabından kaçtılar. Biraz sonra şehrin dar sokaklarında koşmaya başladılar.
Patates: “ Arkadaş, işte kurtulduk oradan, koşmak ne güzel. “
Soğan: “ Koşalım, hiç durmadan, yorulmak nedir bilmeden koşalım. “
Patates: “ Gün gelecek fikirlerimiz de böyle koşacak. “
Soğan: “ Biz koştuğumuz sürece fikirlerimiz de koşacak desene. “
Aradan aylar geçtikçe patates ile soğan pek çok yer gezip dolaştılar. Tanıştıklarıyla fikir alışverişinde bulundular. Bazı fikirlerine karşı çıkılsa da onlar bunu önemsemediler. Önemli olan diyorlardı, tarlaya bir tohum, yani beyne bir fikir atmak. Eğer fikir değerliyse, zaten o beyin o fikri kabul edip çoğaltacaktı, yeni fikir üretip geliştirecekti. Bu iş ne kadar zamanda olurdu, bakın onun orası belli olmazdı. Bir günde de olurdu, bir yılda da olurdu.
Evrende dünya nokta kadarcıksa, dünyada canlılar nokta kadarcıktır. Canlıların evrende ne kadarcık olduğunu düşünmek, bir bilinmezlik dışına atılman demektir. Eğer sen bir bilinmezlik dışına bilerek atılır, hamle yaparsan, kişisel sorunlarını aza indirmiş ve başkalarına faydalı olabilmeyi çoğaltmışsındır. Bu çoğalmalar ne kadar çoğalırsa, senin de fikirlerin o oranda çoğalır. Zaman hiç durmadan, yorulmak nedir bilmeden akıp gider. Zaman hep vardır ve yine var olacaktır. Zaman geçerken yorulmaz ama yorar da geçer. Canlıların doğması, büyümesi daha sonra da yaşlanması büyümenin durmasından, yorulmanın başlamasındandır. Sanatsal bir uğraş içine girmek, özde beynin dürtü oluşumudur. Bu uğraşın sevgi hamurunu yürek karar. İrade şemsiyesi, engel yağmurunu en az zararla atlatmanı sağlar. Başarı sana asla uzak değildir. Mutlaka bir gün gelir onunla kucaklaşırsın.
Fikir: Ayla Yıldırım
Yazan: Serdar Yıldırım -1999
ramlecigim cok güzel yazmissin kutluyorum seni, ve okudugum bir fikrami paylasiyim dedim sizlerle
Tarih: 06 May 2009, Çarşamba 08:43:51 Mesaj Konusu: Re: Hakiki Dost Şifadır..
Güzel paylaşımınız için çok teşekkürler RaMLe.
Dostluğun karşılık beklenmeden olanı makbuldur, zaten çıkar için olan zoraki sevginin, dostuk içinde yeri olduğunu da sanmıyorum. en azından ona dostluk denmezdi diye düşünüyorum.
Batı tarzı sevgi lafı geçmişken, bu konudaki düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak isterim. Batı düşünce tarzı, her ne kadar ilahi dinleri olsa da, gerçek anlamda ahiret veya ölümden sonraki yaşama inançsızlığı açıkça ortaya koymakta. Olabildiğince yaşamak, bunun için de gerekirse, başkalarının yaşamlarını çiğneyebilmek gibi bir misyona olduklarını düşünmekteler. Dinimiz, gerçek anlamda zaten sevginin ve yaşamın nasıl olması gerektiğini çok açık bir şekilde belirtmiştir, ki ben dinimizi doğu yaşam tarzının temel direği olarak görmekteyim. Budizm, Hinduizm de dahil olmak üzere, doğu dinleri ve felsefeleri, insan ve sevgi odaklı yaşamı önceliğe almış, ölümden sonra yaşamı (bazılarında reenkarnasyon) gerçek olarak düşünmüşlerdir. En azından sevginin, karşılığını almak zorunda olmadıkları, gerçek dostluğa yakın, bir uygulamasını gösterebilmişlerdir.
Bizim toplumumuzda da maalesef, son yıllarda, çıkar amaçlı arkadaşlıklar ve ilişkiler gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Eskiden kötü örnekleri parmakla gösterirken, iyi örnekler mucizelere kaldı.
Vurguladığı konu bakımından paylaşımınızı çok beğendim. Gerçek dost olmak ve dostlar bulabilmek ümidiyle.
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız