Kayıt: Oct 30, 2008
Mesajlar: 2039
Nereden: TRABZON
Tarih: 28 Nisan 2009, Salı 23:19:50 Mesaj Konusu: Re: FARKINDA OLMALI İNSAN ...(nankör olmamalı...)
bence dünyada en değerli şey ana...seni karnında taşıyıp dünyaya getiren sonada üzerine titreyen ana..yüreği dünyalara sığan anaların ellerinden öpüyorum..
ramle teşekkürler emeğine sağlık..yazdığın yazı hayat ile ölüm arasında olan hadiseydi yanılmıyorsam ama bana değer verdiğim şeyleri çağrıştırdı ondan yukardakini yazdım...
izlediğim bir görüntü vardı..çocuk saat gece yarısı üçte korkuyla yataktan fırlıyor ,kabus görmüş hemen telefona sarılıyor annesini arıyor..annesi onun çektiği korkuyu yüreğinde hissediyor sıkıntısını paylaşıyor ve çocuk tekrar uyuyana kadar annesi konuşuyor..bir müddet sona annesi çocuğun sesini dumak istiyor bir gün gece yarısı annesi oğlunu arıyor..çocuk telefonu açıyor annesi olduğunu öğrenince ''anne bu saatte neden rahatsız ediyorsun ne sıkıntın varsa sabah konuşuruz diyor''..annede yüreği buruk bir şekilde telefonu kapatıyor.....
ramlenin yazısını okuyan herkes eline telefonunu alsın ve değer verdiği kişiyi arayıp hal hatır sorsun
emeğine sağlık ramle........
<div>Ayağın kırıldı diye üzülme. Allah sana belki kanat verecek. <br>Kuyu dibinde kaldın diye kırılma belki oradan bile bir kapı açılır. <br>Yusuf kuyudan sultan oldu.."</div><br>
Kayıt: Mar 21, 2009
Mesajlar: 26
Nereden: ADIYAMAN
Tarih: 28 Nisan 2009, Salı 23:49:46 Mesaj Konusu: Re: FARKINDA OLMALI İNSAN ...(nankör olmamalı...)
insanın bu imtahan dünyasinda yolunu şaşırmaması elde değil allah şaşırtmasın.
insanın arzuları hiç tükenip bitmek bilmez.
şükretmek lazım allah bu dünyadayken çok şükredenlerden eylesin.
imanı bütün göçmemizi nasip eylesin.
( fark etmeyene fark ettirmek lazım , bilen ile bilmeyen bir olurmu )
Amin
Tarih: 29 Nisan 2009, Çarşamba 09:10:17 Mesaj Konusu: Re: FARKINDA OLMALI İNSAN ...(nankör olmamalı...)
Teşekkürler RaMLe bu güzel paylaşımınız için.
Elimizdekinin değerini, onları yitirmeden anlayabiliyor muyuz ki?
İnsan nefsinin tatmin olması mümkün değildir, sürekli hırs içinde didinir, kalp kırar, savaşır. Birçoğu, kaçınılmaz sona, sürekli, ahiretteki hazinesinden harcayarak ulaşır.
"Kılıç yarası iyileşir ama dil yarası iyileşmez" der bir atasözü.
Mutsuz ettiğimiz birisinin yanında, nasıl mutlu olunabilir ki?
Paylaşamadığımız nedir ki? Elimizdekinin kıymetini, onları kaybetmeden anlayabiliyor muyuz?
Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin, düşündürücü bir menkıbesi vardır:
Hazreti Mevlana' nın dostlarından birisi kıtlıktan ve yoksulluktan sikayet eder. Bunun üzerine Hazreti Mevlana, Hazreti Peygamber zamanındaki bir olayı örnek verir. Hazreti Peygamberin sahabelerinden birisinin iki ay yetecek unu vardır. Kıtlık oldugunda ev halkının yiyecek sıkıntısına düsecegini söyleyip üzülmesi karsısında, Hz. Peygamber, elinde bulunan unu pazara götürüp satmasını ve tevekkül etmesini ister. Sahabe pazara unu götürdügünde una hiç talip çıkan olmaz. Birisi,"Bir aylık gıdam var.", bir digeri "İki günlük", bir baskası da ,"Bir lokma gıdam vardır. Gece orucumu açarım. Bana gerekmez." der. Bunun üzerine Hazreti Resul, "İki aylık gıdan oldugu halde sikayet etmede haklı mısın?" buyurunca sahabe utanıp elindeki unu ihtiyaç sahiplerine dagıtarak tevekkül eyler.
Yunus Emre'nin harika sözüyle bitirmek istiyorum
"Gelin canlar bir olalım, sevelim, sevilelim. Bu dünya kimseye kalmaz."
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız